SON DAKİKA


PSAKD Çeşme Şubesi'nde ÇEDES paneli
Tarih: 10-09-2023 10:38:32 Güncelleme: 10-09-2023 10:38:32 + -


Kısa adı ÇEDES olan "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesine karşı 16 Eylül Cumartesi günü İzmir'de gerçekleştirilecek miting öncesinde Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çeşme Şubesi'nde bir panel düzenlendi. Panelde, ÇEDES'in ne olduğu, çocukları bekleyen tehlikeleri ve mücadele yöntemleri hakkında açıklamalarda bulunuldu.

facebook-paylas
Tarih: 10-09-2023 10:38

PSAKD Çeşme Şubesi'nde ÇEDES paneli

Panele konuşmacı olarak Av. Eren Selanik, Psikolojik Danışman Helin İren Elaldı ve Fen Bilgisi Öğretmeni Ezgi Topuz katıldı. Paneli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve vatandaşlar izledi. 

 

"Bilimsel eğitimle ters düşüyor"

 

Panelin ilk konuşmacısı olan Fen Bilgisi Öğretmeni Ezgi Topuz, “Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Öğretmenlik bir uzmanlık mesleğiyken, dışarıdan uzmanlığı olmayan din görevlilerinin okullara atanması kabul edilemez. İzmir’de 842 okula ‘Manevi Danışmanlık’ adı altında imam, Kur’an kursu öğreticisi, vaiz ve din hizmetleri uzmanı görevlendirilmesi bilimsel eğitimle ters düşüyor. Okullarda bilimsel eğitim almış olan öğrencilerde kafa karışıklığına neden oluyor. Ayrıca okul dışında yapılacak olan etkinliklerde, öğrenciler diyanet eliyle, tarikatlardaki gibi abi ve ablalarla buluşturulacak. Veliler bu konuda dikkatli olsunlar. Ayrıca okulların fiziksel imkanları, yemekhane ve kantinlerde çocuklarımızın sağlıklı beslenme alabilmeleri gibi  gerçek ihtiyaçların karşılanması sorunu dururken, ataması yapılmamış pek çok öğretmen varken Milli Eğitim Bakanlığı’nın ÇEDES gibi projelere bütçe ayırmasının yanlış olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. 

 

"İmamın yeri camidir, öğretmenin yeri okuldur"

 

Psikolojik Danışman Helin İren Elaldı da panelde yaptığı konuşmada, "Çocuklar ve gençler üzerinde yapılan çeşitli araştırmalar, erken yaşta verilen dini eğitimin çocukların hayal güçlerini baskıladığını; bağımsız ve eleştirel düşünebilme becerilerini engelleyici nitelikte olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca 7 yaş altındaki çocuklara verilecek eğitimin soyut kavramlar üzerinden değil, somut uygulamalar ve interaktif yöntemlerle işlenmesi gerektiği belirtiliyor. Din görevlilerinin ise bunu sağlayabilecek bir pedagojik formasyonu bulunmuyor.

Öğretmenler camiye gidip matematik anlatıyor mu? İmamın yeri camidir, öğretmenin yeri okuldur. Bu din görevlilerinin okul dışı etkinliklerde değerler eğitimi vermesi son derece tehlikeli. Pedagojik eğitimi olmayan, çocuklara nasıl yaklaşacağını bilmeyen kişiler değerler eğitimi verecek ve dini içerikli ahlaki söylemler geliştirilecek. Cennet, cehennem, günah, sevap vb gibi konular pedagojik eğitim almamış kişiler tarafından işlenebilecek konular değil. Kaldı ki değerler bir bütündür ve bu eğitimi pedagojik eğitim almış öğretmenler vermelidir" diye vurguladı. 

 

"ÇEDES protokolü, laiklik ilkesinin açık bir ihlalidir"

 

Panelistlerden Avukat Eren Selanik de yaptığı konuşmada, "Bu meseleyi önce laiklik meselesi olarak tanımlamak gerekiyor. Bu proje Cumhuriyet değerlerinden, Laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin temel taşlarından bir şeyleri koparma çabasıdır. Başta yasaya aykırı, eğitim ve öğretim hakkını başka bir kuruma devredemezsiniz. Bizler örgütlü bir mücadele ve toplumsal bir muhalefetle hareket etmemiz gerekir. Bu iktidar daha önce Kürtaj Yasası, Çoklu Baro Sistemi'nde geri adım attı. Çünkü sokakta toplumsal muhalefet oluştu.

Yürüttüğümüz hukuki mücadelelerde bazı durumlarda net sonuç elde edemesek de bazı durumlarda net sonuçlar elde ediyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygulanacak olan kanunların Anayasamıza aykırı olmaması gerekir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası), 3 Mart 1924 yılında ülkedeki bütün eğitim kurumlarının Maarif Vekaleti'ne (Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı) bağlanmasını öngören yasa TBMM tarafından kabul edilmiştir. Bu o zamanki koşullarda çıkarılan radikal bir kanundur. Bizim bundan da geriye düşmememiz gerekir. ÇEDES protokolü, laiklik ilkesinin açık bir ihlalidir. Eğitim-Sen, Eğitim-İş, Alevi Dernekleri ve TKP gibi bazı siyasi partiler, ÇEDES projesinin iptali için başvurdu, Yargıtay, protokolün iptalini işleme bile koymadı.
Bu tarz işlemler bize 'ne yapalım olmuyor' dedirtmemeli. Bu iktidar nasıl kürtaj yasasında  ve çoklu baro sisteminde geri adım attıysa, ÇEDES projesinde de geri adım attırabiliriz. Biz yeter ki örgütlenerek toplumsal muhalefeti oluşturabilelim" diye konuştu. 

 

Panel, soruların panelistler tarafından yanıtlanmasının ardından sona erdi. 

 




Bu haber 822 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SİYASET Haberleri

  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI