SON DAKİKA


Gücücek Koyu ihalesinin iptalini ve doğal haliyle korunmasını istediler
Tarih: 07-08-2023 10:26:48 Güncelleme: 07-08-2023 10:26:48 + -


Gücücek Doğal Yaşamı Koruma Derneği (GÜDODER), Ovacık Çatalazmak yakınında olan Gücücek Koyu'nun ihalesine, koyun beach club olarak işletilmesine engel olmak için girdiklerini, 56 milyon bedelle ihalenin kendilerinde kaldıklarını belirterek, kiralama ihalesinden vazgeçilerek, koyun doğal haliyle korunmasını istedi.

facebook-paylas
Tarih: 07-08-2023 10:26

Gücücek Koyu ihalesinin iptalini ve doğal haliyle korunmasını istediler

Gücücek Doğal Yaşamı Koruma Derneği üyeleri ve çevreciler, Gücücek Koyu sorununa dikkat çekmek için Çeşme çarşısında bir yürüyüş gerçekleştirerek, Cumhuriyet Meydanı'nda da bis basın açıklaması yaptılar. 

 

Talepleri içeren çok sayıda pankartla gerçekleştirilen yürüyüş ve ardından yapılan basın açıklamasında, “Gücücek Koyu ile ilgili kiralama ihalesinden vazgeçilmesini istiyoruz. Sahillerin halka bırakılmasını istiyoruz. Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne, bakanlığa ‘Biz bu filmi gördük. Tekrarını da yeni versiyonunu da görmek istemiyoruz” denildi. 

 

GÜDODER Başkanı Seher Gaçar, dernek adına yaptığı basın açıklamasında, geçen hafta sonunda Gücücek Koyu'nda yaptıkları basın açıklamasını şimdi de Çeşme'de yaptıklarını belirterek, " Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, 'hattı müdafaa yoktur sathı müdafa vardır o satıh bütün vatandır' demiş ama biz şimdilik herkes kendi evinin önünü temizlesin diyerek hattımızı müdafaa etmek durumundayız. Bugün müdafaa hattımızda yine Gücücek Koyumuz var.. Biz koyumuzu sonuna kadar korumaya,  yeni bir kıyım riskinin önünü almaya  ve bunun yanında  anayasa ile bize tanınan haklarımıza sahip çıkmaya kararlıyız" dedi.

 

"Koyumuzu kurtarmak/korumak için yeni bir mücadelenin startını verdik"

 

2017 yılında Gücücek Koyu'nda yaşananları tekrar tekrar anlattıklarını, tekrar tekrar hatırlattıklarını ve hatırlatmaya devam edeceklerini vurgulayan Seher Gaçar, "2017 de Gücücek koyu yine  Çevre Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı TVK  Genel Müdürlüğü tarafından ihale ile bir işletmeye kiralanmıştı.  Onlarca yıldır bu çevrede yaşayan, özgürce bu sahilden denize giren insanlara sahilin en kıyısında küçücük bir alan bırakılmış,  sahilin tamamı o dönemde basında çıkan bir haberdeki tanımlamayla “cezaevi duvarı”  gibi taş duvarla çevrilmişti. Devasa iş makineleri ile koyumuza dalmışlar,  betonu, demiri, plastik boruları ile doğal sit alanında olmaması gereken bil cümle inşaat malzemesini yığmışlardı. Koyumuzun doğal yapısından, kimliğinden  geriye hiçbir şey bırakmamışlardı.  Ve arsızca bize demişlerdi ki:  “ bir tuvaletiniz, bir duşunuz bile yoktu size medeniyet getirdik.”  Hep birlikte direnmiş,  çalmadık kapı bırakmamıştık. O dönemdeki kurucu  başkanımız sahile  konulmak istenen konteynerlerin altına oturmuş “ getirin üzerime bırakın “ demişti. Taşlı sopalı kavgalar bile yaşanmıştı.. Böylesi bir direniş  ile kurtardık   koyumuzu.   O işletmeyi defettik . Sonra gördük ki  medeniyet dedikleri tuvaletlerin atıklarını daha az maliyet için delik deşik ettikleri fosseptik tankından denize akıtmışlar.. balık yumurtlama alanına döktükleri  beton yüzünden balıklar yuvalarından oldu, 2 yıl koya uğramadılar...Gücücek koyu 6 yılda ancak kendini rehabilite  etti, eski doğal kimliğine kavuştu.. Derken bu yıl yeni bir ihalenin şoku ile sarsıldık..

Sahillerimizin kiralanmasına sonuna kadar karşı olsak da yeni bir facianın önüne geçmek için, gönüllülerimizden ihale bedelini toplayıp ,  içimize sinmese de  kendi koyumuzu kiralamaya razı olduk. İhaleye katıldık . Gelin görün ki ihale tutarı 56 milyon TL yi aştı. Biz koyumuzu korumak için en yüksek teklif olan 56 milyonu aşan  tutarı teklif ettik..  Sonrasında  yaptığımız toplantılar, teamül yoklamaları  filan  yıllık KDV dahil 67 milyon TLyi aşan bu tutarı temin etme imkanımızın olmadığına kani olduk. Bu 56 milyonluk bedeli veren diğer katılımcıların,    burayı almış olsalardı  yüzde 25’lik ilk taksitten  sonra kalan tutarı ödeyeceklerini hiç sanmıyorum.. Zira onların bakış açısıyla  ticari değil. Ama bizim dernek olarak öyle bir şansımız yok, kuruluş olarak da mantalite olarak da ilke olarak da o yapıda değiliz. Biz orada yaşayan insanlarız, bizim sorumluluğumuz var. Ve yine bizim açımızdan orası paha biçilemez. Biz o ihaleye ticari bir kaygıyla girmedik.  Bizim o ihaleye  girişimizdeki motivasyonla diğerlerininki çok farklı.  Onlar için Gücücek Koyu demek, para demek. Bizim için oranın değeri parayla ölçülemez.  Ancak Bizim de ekonomik gücümüz sınırlı. Üstelik bu bedel her yıl enflasyon oranında artarak tekrar ödenecek..En nihayet biz  de koyumuzu kurtarmak/korumak için yeni bir mücadelenin startını verdik. İlk dertleşmemiz geçen hafta  Gücücek Koyu'ndaydı,  bu hafta da buradayız" diye konuştu. 

 

"Halk plajı diye bir tanımlama, ayrım yoktur bütün plajlar, bütün sahiller  halkındır"

 

'Halk plajı'  tanımlaması, 'Halk Plajı'  ibaresine doğru bir bakış açısı kazandırmak için her platformda, her fırsatta bir itirazını yinelediğini  belirten Gaçar, "Bu yıl yapılan ihalenin şartnamesinde  870 m2 bir alan “halk plajı” ibaresi ile ayrılmış, kiralama dışı bırakılmış..Devletimiz, 3 bin metre kare alana sahip koyun 870 m2 sini  halka,  2 bin küsür metrekaresini işletmeye ayırmış..  peki.. 870 m2 alan halkınsa 2 bin küsur m2 alanı kullanacak olanlar kim? Onlar halk değil mi? Devlet en baştan bu ayrımla  kiralanan alanın   kendini halkın üstünde gören seçkin zümreye aidiyetini tescillemiş olmuyor mu?  Işte bizim sınıfsal eşitsizliği normalleştiren bu ayrımı reddetmemiz lazım.  Lütfen, gelin hep birlikte bu “halk plajı” kavramını dilimizden,  zihnimizden, her türlü kullanımdan kaldırıp atalım... bu tanımlamayı hep birlikte reddedelim..  Halk ormanı, halk gölü,  halk nehri diye  bir tanımlama nasıl ki yoksa halk plajı diye bir tanımlama da olamaz.  Halk plajı diye bir tanımlama, ayrım yoktur bütün plajlar, bütün sahiller  halkındır..  Anayasamızın  43 maddesi ve bu maddenin göndermesi ile kıyı kanunu 5. Maddesi .bize bu hakkı verir : “ Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır.” .. amma ve lâkin Çeşme’deki  ve Türkiye’deki  pek çok sahil beldesindeki beach club denilen plaj işletmeleri TC Anayasa’sının üstünde  oldukları için 1000 TL ile 2500  TL arasında değişen  giriş ücreti ödemeden  Anayasal hakkımızı kullandırmıyorlar bize.Oysa ki seçkinler sınıfına dahil olmadığınız için girmenize izin verilmeyen o plajdaki her bir kum tanesine seksen beş milyonda bir hisse ile ortağız biz.." diye kaydetti. 

 

"Yönetmelik, halkı duş ve tuvalet için kişi başı en az 1000 TL ödemek zorunda bırakıyor"

 

Benzer bir eylem ve itirazın geçtiğimiz günlerde Yunanistan'da Başladığını ifade eden Gaçar, "Sahiller halkındır dediler sahilleri kiralayan işletmeleri protesto ettiler.. Yalnız oradaki durum bizden o kadar farklı ki.. orada itiraz edilen, işletmelerin sahile yasal sınırdan daha fazla şezlong koyması, havlu serecek yerin az kalması.. Sanırım Yunan halkı bizdeki uygulamayı yani bir sahilin tamamen girişe  kapatılıp sahile erişimin ücretli hâle gelmesini tahayyül bile edemez..ve yine Yunanistan da Anayasa Mahkemesi başkanının Anayasaya aykırı olarak yasal sınırın üzerinde sahile şezlong koyan işletmeler hakkında cezai işlem uygulanması için savcılara gönderdiği yazı var.. Bizde, sahillerin özel sektöre kiralanmasının önünü açan yönetmeliğin  gerekçesi şu:  Halkın plajı kullanımı sırasında tuvalet ve duş ihtiyacı var, duş ve tuvalet konulduğunda temizliği sorun..  Plajda yiyecek içecek satacak bir büfeye ve şemsiye şezlong kiralamaya izin verilsin,  bu kişiler de karşılığında plajın, tuvaletlerin temizliğini üstlensin.. kıyıların kiralanmasında devletin amaç ve gerekçesi bu.. sözleşmeler standart, sökülebilir basit malzeme, sınırlı basit yapı ve gölgelik  yapılabilir, etrafı çevrilemez, kapatılamaz.. Evet teori bu olsa da uygulamada 3 kişilik bir aile olarak o tuvalet ve duşu kullanabilmek için cebinizde bir günde harcayabileceğiniz en  az bir aylık emekli maaşı tutarında paranızın  olması gerekiyor.. Halkın sahilde kullanabileceği duşu/tuvaleti olsun diye yapılan yönetmelik halkı  o duş ve tuvalet için kişi başı en az 1000 TL ödemek zorunda bırakıyor..  Mesele sadece ücretli giriş de değil.. Bu işletmeler doğal sit alanı olan koyları, bir avuç seçkinin eğlencesi için betona, demire boğarken, tropik adaların sahillerine benzetmeye çalışıyorlar, ama ortaya diskotekle karışık, kimliksiz, doğallığını tamamen yitirmiş  hiçbir şeye benzemeyen ucube yapılar çıkıyor.. Çevreye yaydıkları fiziksel kirlilik yanında çevre kirliliğinden ayrılmaması gereken büyük bir gürültü kirliliği de cabası.." diye belirtti. 

 

"Teori ve mevzuat halkı kollar gibi görünse de  uygulama ve realite  bambaşka"

 

"Doğa severleri, çevre duyarlılığı olan vatandaşları,  körü körüne her şeye karşı çıkan “istemezük” çü sevimsiz insanlara   benzetmek isteseler de o iş öyle değil" diye belirten Dernek Başkanı Gaçar, "Bizim karşı duruşumuz can yakan pratiklerden geliyor.. Misal,  Ovacık’ta ünlü bir plaj işletmesi , formaliteden de olsa kiralama yapmaya dahi gerek duymadan halka açık sahili işgal edip  kapattı.. Doğal sit alanına binlerce ton beton dökerek kaçak yapılar yaptı.. yetmedi, sahil kenarından geçen yolu iptal edip kendi işletmesinin içine kattı , dere üstüne ne IZSU ya ne DSI ye sormadan köprü yaptı.. daha  neler neler.. Biz, bu günlerde Yunanistan’da başlayan halk eyleminin benzerini  2019 da yaptık. çeşme ahalisine “ cüzdanını evde bırak havlunu alıp gel” çağrısı yaptık, basını davet ettik. Yaklaşık 100 kişilik bir grupla işgal altındaki sahile gittik, yanımızda basın mensubu arkadaşlar da olmasına rağmen güvenliği güç bela aşarak sahile erişebildik. Yalnız gitseniz dayağı yerseniz.. ve asla giremezsiniz.. Burası ile ilgili  yıkım kararları var, tahliye kararları var..ama uygulama derseniz maalesef.. 2019 dan bu yana yıkım kararlarına rağmen tek bir çivi sökülmedi işgal sonlandırılmadı. Çeşme Belediyesi buranın işletme ruhsatını nasıl iptal etmez,  gerçek anlamda tahliye etmez, kapatılan yolu açmaz  bu da yanıtlanması gereken bir soru..  Göstermelik 10-15 şezlong yerinden kaldırılıp tahliye yapıldı deniyor, 15 dk sonra o şezlonglar da yerine geri konuyor..

Bunları anlatıyorum bunlar güncel sorunumuzdan bağımsız değil, bunlar Gücücek'ten bağımsız değil.. Çünkü  teori ve mevzuat halkı kollar gibi görünse de  uygulama ve realite  bambaşka" diye konuştu.

 

"Halkın kullanımına tahsisli plaj projesi  kapsamına Gücücek Koyunu’nda alınmasını ya da belediyeye tahsis edilmesini istiyoruz"

 

Doğal sit alanı olan Gücücek Koyu ile ilgili tüm yetkinin Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nde olduğunu belirten Gaçar, "Kurumun adı ve kuruluş amacı tabiat varlıklarını korumaya dair olsa da  ne yazık ki sistem çoğu zaman buna izin vermiyor, ne ironiktir ki  vatandaş olarak bizler tabiat varlıklarını idareden korumak için mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Oysa ki halk doğayı devletten korumamalı devlet ile birlikte doğayı korumalı.. Ancak, merkezden yereli yönetmede karşılaşılan sorunlar burada da aynı,  hatta daha fazla .. Bu ve benzeri koylara halk ve belediye işbirliği içinde bakıyor  temizliyor, merkezi idare Ankara’dan kaderini belirliyor. Merkezden yerelin denetimi deseniz çok güç. Ben buradan Sayın Bakanımız  Özhaseki’ye yaptığım daveti bir kez daha  yineliyorum.. Lütfen yarımadamıza teşrif etsin , birlikte tebdil-i kıyafet yarımadamızdaki özel işletmelere kiralanan plajları gezelim. Kiralama şartnamesini ihlal etmemiş tek bir işletme çıkmayacaktır… En başta vatandaşın  ücretsiz girişine engel çıkarmayan tek bir işletme bulamayacaktır..

Biz her kanaldan, her platformdan merkezi idareye sesimizi duyurmak istiyoruz..Gücücek koyu ile ilgili kiralama ihalesinden vazgeçilmesini istiyoruz. Sahillerin halka bırakılmasını istiyoruz.. Bakanlık ve genel müdürlüğün elinde mevzuat ve şartname var, bizde ise az evvel bahsettiğim somut gerçekler ve çok can yakan  pratikler  var. Biz TVK’ ya ,bakanlığa “  Biz bu filmi gördük.. Tekrarını da yeni versiyonunu da görmek istemiyoruz..” diyoruz.. ..Gücücek koyu önünüzdeki   bir dosyadan, haritadan bir uydu fotoğrafından    ibaret değil diyoruz. Gücücek,  Ovacık halkı ile yaşayan, bütünleşen bir doğa parçası.  .. Bırakın bu doğal güzellik  doğal kalsın, kar hırsı ile bir kez daha talan edilmesin diyoruz... Ve yine bırakın geçim derdindeki dar gelirli vatandaşların ücretsiz günübirlik tatil yapabileceği, denize girebileceği, nefes alabileceği  sınırlı sahillerden biri daha halkın elinden gitmesin diyoruz.. Bu koyun doğal haliyle kalmasını istiyoruz. İlla  ki bir düzenleme yapılacaksa Turizm bakanlığı tarafından  başlatılan halkın kullanımına tahsisli plaj projesi  kapsamına Gücücek Koyunu’nda alınmasını ya da belediyeye tahsis edilmesini istiyoruz.. Vatandaş olarak Devlet ile yaptığımız toplumsal sözleşmeden doğan hakkımızı, bize ait olanın bizde kalmasını istiyoruz" diyerek basın açıklamasını tamamladı.

 

Basın açıklamasının ardından ihalenin iptal edilmesi için hazırlanan dilekçe, etkinliğe katılanlar tarafından imzalandı. 

 




Bu haber 459 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YEREL Haberleri

  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI