Bugun...
SON DAKİKA

TOPLU ULAŞIMDA TAKSİ DÖNEMİ

 Tarih: 06-02-2024 08:42:00
YAŞAR EYİCE

*- HAYALİ BİLE GÜZEL AMA

 

Hemen her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz.

Birçoğunun kullanım süresi yani geçersizlikleri kısa sürede doluyor, ilaç gibi…

Kendini uzman olarak tanıtan, daha doğrusu neredeyse 15 günde bir kendi işyerinin ve para kazanma girişiminin sonucu ‘Ekolojik ve Sürdürülebilir Çevre Reçetesi’ diye bir şeyleri paylaşmış, bir vatandaş…

Merak ettim, anlattıklarını not aldım…

Şimdi Beytullah Beye kulak verelim:

İlk sözü şöyle:

‘Ekoturizm gönüllüsü  olarak organik tarım, doğal tarım, kent bostanları, endemik bitki seçimleri gibi konularda danışmanlık ve uygulama yapacağım!...’

Güzel bir laf…

Sonra, ekolojik ve sürdürülebilir bir çevre için neler yapılması gerektiğini açıklıyor ve ‘ekosistem, permakültür, kompost, malç, habitat, sabit arıcılık, organik tarım, ekolojik tarım, doğal tarım, ekoturizm, agroturizm, kırsal turizm, karbon ayak izi, yeşil ayak izi gibi kavramların tanımlarını ve uygulama örneklerini veriyor…

Beytullah beye göre;

Ekolojik ve sürdürülebilir bir çevre için inovatif ve yenilikçi kavramlara ihtiyaç duyuluyor.

Bu anlatımdan ben pek bir şey anlamadım ama devamında problemi çözmüş gibi oldum.

Bunun için; yapılan uygulama projelerinde, Ekoturizm gönüllüsü olarak yer alarak, çevreye, iklime, yaşam tarzına uygun, doğal kaynakları verimli ve tasarruflu kullanan, doğal ve kültürel değerleri koruyan, yerel halkın ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağlayan uygulamalar yapılmalıdır.

Tabii bunun için de, yani ekolojik ve sürdürülebilir bir çevre yaratmak için inovatif ve yenilikçi kavramlara ihtiyaç duyulmalıdır.

Bunun için ise şu kavramlar da bilinmeliymiş!

EKOSİSTEM: Doğanın bitkisel ve hayvansal yaşamı denge içinde sürdürerek oluşturduğu yaşam döngüsü. Bu döngüyü korumak için doğaya zarar vermeden üretim yapmak gerekiyor.

PERMAKÜLTÜR: Tarım, doğal hayat ve insanın en az enerji tüketerek bir arada yaşama plan ve uygulamaları. Bu sayede doğal kaynaklar verimli ve tasarruflu kullanılıyor.

KOMPOST: Organik evsel atıkların, tarımsal üretimlerin bitkisel atıklarının organik gübreye dönüştürüldüğü uygulamalar. Bu uygulamalar toprağın verimliliğini arttırıyor ve atık sorununu azaltıyor.

MALÇ: Kuraklığa karşı toprak kurumasını engelleyen, toprağa organik madde katan, su tutumunu arttıran organik ve doğal malzemeler ile tarımsal uygulamalarda toprak örtüsü. Bu örtü hem bitkilerin gelişimine hem de toprağın sağlığına katkı sağlıyor.

HABİTAT: Çevreye, iklime, yaşam tarzına uygun, çevrede bulunan hammaddelerle çevre mimarisine uygun yaşam şekli ve mimari tarzın oluşturulması. Bu sayede doğal ve kültürel miras korunuyor ve yaşam kalitesi yükseliyor.

SABİT ARICILIK: Endemik bitki ve destek bitkilerin mevsime göre planlandığı, arı taşımacılığının yapılmadığı kombine arıcılık sistemi. Bu sistem arıların sağlığını koruyor ve balın kalitesini arttırıyor.

ORGANİK TARIM: İlaç ve kimyasal girdilerin olmadığı, pestisit artığı bırakmayan tarımsal uygulamalar. Bu uygulamalar hem insan sağlığına hem de doğaya faydalı.

EKOLOJİK TARIM: Ekosistemin sürdürülebilirliğine zarar vermeyen, ekolojiye uyumlu tarımsal uygulamalar. Projede kendine yeten tarımsal üretim ve uygulamalar ile insani tüketimin çevreye ve doğaya zarar vermeyen dengesi ve tarımsal uygulamalar sağlanıyor.

DOĞAL TARIM: Organik üretime dayalı, geleneksel ata tohumlarının öne çıktığı tarımsal üretim. Bu üretim hem biyolojik çeşitliliği hem de yerel kültürü destekliyor.

EKOTURİZM: Hem planlamada teknik ve yasal uygulamalar hem uygulamada doğal ortamın cazibesinin turizmde kullanılması. Bu sayede doğal ve kültürel değerler korunurken, yerel halkın ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağlanıyor.

AGRO TURİZM / TARIM TURİZMİ: Tarımsal üretimin ve ürünlerinin cazibesinin turizmde kullanılması. Bu sayede tarımsal faaliyetler tanıtılıyor, yerel ürünler pazarlanıyor ve kırsal kalkınma destekleniyor.

KIRSAL TURİZM: Tarımsal ve doğal yaşamın ortaya çıkardığı kır ortamının, doğal köy ortamının cazibesinin turizmde kullanılması. Bu sayede kırsal yaşamın güzellikleri ve zorlukları paylaşılıyor, doğal ve kültürel miras korunuyor ve kırsal nüfusun göçü önleniyor.

KARBON AYAK İZİ: İnsanın yaşamı boyunca tükettiği çevreye ve doğaya bıraktığı, doğanın dengesini bozan karbon yakıtların, fosil yakıtların ekosisteme bıraktığı karbon miktarı. Bu miktarı azaltmak için yenilenebilir enerji kaynakları kullanmak ve enerji verimliliği sağlamak gerekiyor.

YEŞİL AYAK İZİ: İnsanın bilinçlendiği, doğaya bıraktığı karbon ayak izini, ekolojik uygulamalar ve doğal yaşama uyumlanması ile doğayı, ekolojiyi tahrip etmeyen, besleyen uygulamalar bütünü.

Bu uygulamalar hem insanın hem de doğanın refahını arttırıyor…

Anlatım ne kadar güzel değil mi?

Zatan Beytullah Bey de bunları anlatmış ve sözünü ‘Bu uygulamalar hem insanın hem de doğanın refahını arttırıyor…’ diyerek bitirmiş…

Sonra da inovatif projeyi kendilerinin gerçekleştirmek üzere olduklarını belirterek, bu projenin ‘Sürdürülebilir inovatif projemizin mihenk taşı olacaktır’ diyerek noktalıyor.

Yani işi ticarete getiriyor.

Haklı olabilir.

Ama proje ayrıdır, uygulama ayrı…

Güzel sözler, niyetler çoğu zaman beklenilen sonucu vermiyor.

Üzüntü ile bitiyor.

Örneklerini çok gördük.

‘Şişeden timsah çıkacak!’ hikayesini anımsayan olacaktır.

Torbadan ‘tavşan çıktığı’ gibi…

Gelişen ve değişen teknolojik dünyamızda, Küresel salgınların ve doğal afetlerin, küresel ısınmanın tahribatı ile doğal yaşama duyulan özlem bazı girişimcileri bu yola sevk ediyor.

Ortada bir ihtiyaç var…

Ama önemli olan projenin yaşama geçirilmesi…

Göreceğiz bakalım?

Neyi?

Belki de halkın değişiyle ‘Babayı!’

Şunu da unutmamak lazım:

Kırsal turizm tesis alanı yönetmeliği var.

Bu yönetmelikten yararlanarak halkı kandıranları da biliyoruz.

Bakanlık yetkililerinin sık uyarılarını da…

İlanlar karşısında ben de bir şeyler yazarak okuyucularımı uyarmak ve dikkatli olmaları yönünde uyarma görevini yerine getirmek istedim.

Çünkü, ‘Reklam’ çoğu zaman karşımıza ‘aldatmaca’ olarak çıkıyor…

Bilinmesini istedim.

Bu tür projelerin ilk resmi aşamasında en az 24 resmi kurum/kuruluştan ‘uygun’ görüşü yazıları alınmalıdır.

Biri eksik olamaz…

Belirttiğine göre;

Projerinde; Ekolojik Köy Evleri, organik tarım alanları, Taş Baskı Zeytinyağı Fabrikası, Mandıra, Yöresel Satış Üniteleri Köylü Pazarı,  Yöresel Lezzet Durakları Gastronomi Lokantası, Agro Turizm Etkinlikleri, At Çiftliği, Kümes Hayvanları Yetiştiriciliği, Organik Seralar, Amfi Tiyatro, Rekreasyon alanları, Helikopter pisti, Cami, Cemevi, Araç Şarj istasyonları, Büyük ve Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, Hayvanat Bahçesi, Eğitim Kültür Tesis Alanları, Tıbbi Aromatitik Bitki Yetiştiriciliği, Apiterapi ve Aroma Terapi Merkezleri, Yöresel Arıcılık, Yöresel Ürün satış Dükkanları, Bungalow Apart Oteller, Yaşlı Bakım evi rehabilitasyon merkezi, Kütüphane, Sağlık Ocağı, Saat Kulesi, Jandarma Binası, Okul, spor tesisleri, trekking ve yürüyüş yolları, geri dönüşüm tesisleri vb gibi birçok sosyal yaşam üniteleri yer alacak (mış)!

Neymiş efendim;

‘Kendi kendini doyuran dışa bağımlı olmadan yaşayan örnek bir Ekolojik köy olarak projemizi inşaa etmeyi planlıyormuş.

Sağlık Turizm Odaklı Köy olan Projeleri Kırsal Kalkınma da büyük hamle yaparak, bölgedeki yöresel halk ile harmanlama yaşanarak çevre köylere de ekonomik katkı sağlayacakmış…’

Görüşümü söyleyeyim mi?

Bu yazdıklarımı ve söylenenleri yerine getirecek babayiğit yalnız Türkiye’de değil dünyada sayılı birkaç kişinin dışında yoktur.

Yani hayali güzel ama uygulaması imkansız…

Bunun için büyük değil çok büyük sermaye ile her birimin başına da liyakatlı ve bilirkişiler kadar çalışkan üreticiler gerekiyor.

Bırakın kişileri, Türkiye’nin ekonomisi de belli…

Politikacılar olsa ‘Hadi canım sende!’ diyerek arkamı dönüp gideceğim…

Anlatılanları ‘iyi niyet’le kabul etsem de, acaba kaç ortak ya da müşteri bulacaklar büyük gelirleri ve ekonomik güçleri olan?

Belediyeleri bir yana bırakalım, bunları bakanlıklar bile yapamaz.

Bu kadar iddialı konuşuyorum…

Tatlı bir hayal ya da rüya olarak değerlendiriyorum.

Bugüne kadar bu yazdıklarımın onda birini yapmak isteyenler ya battılar, ya da kendilerine inandırdıklarını çarptılar demeyeyim ama büyük maddi zarara uğrattılar.

Deprem görmüş, yaşamış gibi oldular.

Bakanlık bırakın böyle büyük projelere, ‘Hobi Bahçeniz olacak!’ diye konut pazarlayan, köylerde site kuranlara bile olumlu gözle bakmayarak, yerel yönetimleri ‘Yıkın!’ uyarısını yaptıklarını biliyorum…

 

*- BÜYÜK DEPREMİN BİRİNCİ YILDÖNÜMÜ

 

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir yıl geçti. Afetin yaşandığı ilk günden itibaren tüm birimleriyle bölgede yaraları saran İzmir Büyükşehir Belediyesi, depremzedelere konteynerden psikolojik desteğe kadar her konuda destek oldu. Bir Kira Bir Yuva ve Umut Hareketi kampanyaları ile büyük bir dayanışma hareketi başlatan İzmir, afet bölgesinden hala elini çekmiyor. Başkan Tunç Soyer, büyük depremin birinci yıldönümünde yine afet bölgesinde olacak ve depremzedelerle bir araya gelecek.

 

*- KRUVAZİYER HATLARI BİRLİĞİ’NE KATILDI

 

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin kruvaziyer turizmi potansiyelini arttırmak için önemli bir adım daha atarak Uluslararası Kruvaziyer Hatları Birliği’ne (CLIA) üye oldu. Üyelik sayesinde İzmir, kruvaziyer turizminde karar verici olan kruvaziyer firmaları, limanlar ve destinasyonların yer aldığı ağlara dâhil oldu. Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, birlik üyeliğinin turizm alanında İzmir’in yıldızını daha da parlatacağını söyledi.

 

*-  61 BİN 673 BİNANIN KİMLİK BELGESİ

 

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, 30 Ekim depreminin ardından kenti afetlere dirençli hale getirmek için başlattığı yapı envanteri çalışmalarının Bornova ayağı da tamamlandı.

Bornova İlçesinde bulunan 61 bin 673 binanın kimlik belgesi çıkarıldı. Yurttaşlar konutlarına dair tüm bilgilere https://www.bizizmir.com adresindeki “Yapı Envanter” sekmesinden ulaşabilir.

Bu çalışmayla birlikte toplam 94 bin 773 yapı için bina kimlik belgesi oluşturulmuş oldu.

 

*- ŞAİBESİZ, TERTEMİZ BİR İZ

 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, belediye bünyesinde hizmet üreten şirketlerin yöneticileriyle buluştu. Tüm çalışanlara gayretleri için teşekkür eden ve beş yıllık süreçte İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin fark yarattığını ifade eden Başkan Soyer, “Hiç kimsenin yüzünü yere eğdirecek, utanacağı bir şey yapmadık. İzmir’e şaibesiz tertemiz biz iz bırakmış oluyoruz” dedi.

 

*- 6 DAKİKADA MÜDAHALE

 

 

İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı ekipleri, Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda bulunan bir işyerinde çıkan yangına 6 dakika içerisinde müdahale etti. Dört işyerini etkileyen yangın, 80 kişilik ekibin yoğun çalışmasıyla kontrol altına alındı.

 

Doğaltaş ticareti yapan bir işyerinin batar katında başlayan ve kısa sürede çevredeki işyerlerine de sıçrayan yangına, 6 dakika içerisinde müdahale eden itfaiye ekipleri, alevleri kontrol altına almak için uzun süre mücadele etti.

Yenişehir Merkez İtfaiye Grubundan bir adet 22 metre merdivenli araç, AKS ambulans aracı, arozözler, endüstriyel araç, köpük transfer aracı ile 80 personelin müdahale ettiği yangın, yoğun çalışmanın ardından kontrol altına alındı. Yapılan ilk incelemeye göre, yangının elektrik kaynaklı olabileceği tahmin ediliyor.

 

 

 

 

 

  Bu yazı 947 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI