Bugun...
SON DAKİKA

YANGINA HİÇ BU KADAR YAKIN OLMAMIŞTIM

 Tarih: 24-07-2023 07:48:00
RUHİ ÇİLEK

Evet, başlık ile başlayayım, orman yangınlarını hep televizyonlardaki yayınlanmış videolardan izlemiş idim bugüne kadar… Bugün ilk defa bana bu kadar yakın ve yakıcı geldi sadece hissiyat değil fiiliyata da “kolluk kuvvetlerinin” anonsu ile yangın sıcaklığını tenimizde korkuyu yüreğimizde hissederek evlerimizi terk ettik. Evimizi tehlikeye atan yangın bu kadar yakın iken el kol bağlı izlemek çok acı verici doğrusu, basit önlemler kabilinden otomobilleri uzaklaştırdık, önemli dokümanlarımızı toparladık, bahçe hortumlarını yangının geliş yönü bölgesine uzatıp ıslatma çalışmaları yaptık lakin bunların sadece karıncanın yangına sutaşıma hikâyesi kadar olduğunu bilerek neyse ki eli kolu bağlı olmayan İtfaiye ve Orman yangın müdahale ve mücadele ekipleri vardı… Eli kolu bağlı olmayan bu cansiperane çalışmaları yürüten, belki de normal zamanlarda fazlaca umursamadığımız itfaiye ve yangın söndürme ekipleri kendilerinden beklenen vazifeyi ifa edip yangını kısa sürede kontrol altına alma işini başardılar. Evet, 21.07.2023 23.30 gibi başlayan ve oldukça geniş bir bölgeyi tehdit eden yangın 22.07.2023 sabaha karşı yaklaşık saat 04.00 sularında artık tehdit olmaktan uzaklaştı… Sonradan basından öğrendiğimiz ekiplerin sayısal yoğunluğu şüphesiz etkilidir lakin ben kendimce paletli “iş makinelerinin” çevreleme, ulaşma, müdahale yolu açmadaki hızı, beceriyi ve ustalığı görünce açıkçası çok rahatlamıştım.

Esasen bu haftalık yazımın konusu bambaşka bir şey olacak iken çıkan bu korkutucu yangın öne geçti biraz da aceleye gelerek yazılmış bir yazı olacak, üzgünüm… Lakin bu yangın eskiden yaşanmış birkaç anıyı da öne çıkarmasına vesile oldu, yazacağım bakalım nasıl bir seyir izleyecek…

Dün gece yangının çıktığı yer, Çiftlik Yolunun yaklaşık 2. km’sinde Çocuk Gençlik Eğitim ve Dinlenme Kampı’nın çapraz arkalarına düşmekte ve tam karşısındaki görece daha düşük yükseklikli Fener Burnu Tepesi karşısında bulunmaktadır. Mezkûr iki tepenin en düşük olduğu yerdeki geçit ise başından beri Çiftlik Yolunun mihverini oluşturmaktadır. Burada büyüklerimizden dinlediğim bir hikâye geldi aklıma, dün akşamki yangın zanlısının çekilmiş videosunu izleyince… Yangın başlamış, önde bir adam var, sanki bir taraftan müdahale ediyor görüntüsü içinde diğer taraftan ise yangını körüklüyor görüntüsü içinde… Bunların ne olup olmadığını soruşturma yetkisine sahip olanlar bulacaklardır diye düşünüyorum. Gelelim büyüklerimden dinlediğim hikâyeye, mezkûr geçidin bulunduğu yüksekliğe eskiler “Demir Ağa Tepesi” derlermiş… Ya tepeden mülhem muhtereme isim ya da orada yaşayan Demir Ağa adlı muhterem kişiden mülhem tepe ismi oluşmuş, bilmiyorum, bilinmiyor… Rivayet edilir ki; Demir Ağa günlerin birinde akşam saatlerinde havanın rüzgâr etkisi ile görece soğuk olmasından ötürü üşümekte, karşı tepedeki makilik alanı tutuşturup yakar, karşıya geçer, ellerini de tıpkı küçük kamp ateşi karşısında ısınan biri gibi kaldırarak ısınmaktadır. Efendim rivayetin devamında Demir Ağanın akli dengesinin yerinde olmadığı anlatılır durur… Lakin makilik alan yanmıştır gayri. Şimdi izlediğim dün akşam çekilen ve yangının çıkış anını gösteren video ve yakalandıktan sonra verdiği görüntüye bakarak zanlının da akli denge problemi çıkacağına adım kadar eminim… Yani “meczup” denilip geçilecek… Kurumlara güven maalesef çok azaldığı için bir hayli fazla insan da “manzara çok güzel” oralara evler kondurulacak gibi görünüyor demekte… Göreceğiz… Bu yönde maalesef fahiş miktarda örnek bulunmaktadır. Gerçi önceki yıllarda yerleşim alanlarını çok ciddi tehdit eden ve hatta bir konutların yandığı yangında da aynı kelamlar edilmiş idi… Lakin hemen arkasından uygun zaman geçince “Gaziemir Orman Müdürlüğü” tarafından sakız ağaçları ile yeni bir orman oluşturma çalışmaları başlatıldı ve görünen o ki başarılı da olundu… Demek ki bazen bu tevatürler doğru da çıksa her zaman doğru olamıyor ve tam tersi uygulamalar yapılıyor.

 

Lakin dün akşam ki yangın biz konunun ziyadesiyle dışında olan insanlara bile gösterdi ki; öyle kasım kasım kasılıp öğünmek ile lafta başarılı olmak kısa sürede güzel siyasi sonuç veriyor olsa bile ahali nezdinde uzun vadede karşılığı olmuyor… Mesela son 4 yıldır, Ege ve Akdeniz Bölgesinde yaşanan, hayatı doğrudan tehdit eden yangınlar ardından koca koca büyüklerimiz tarafından edilen deve dişi laflar bir yana gözlerimiz gece boyunca “gece görüş kabiliyetine haiz helikopter” aradı, durdu… Buldu mu, ne yazık ki hayır… Aaaa bunun olamayışının teknik izahatı vardır, efendim, su kaynaklarını kontrolü zor, helikopter uçuş kuralları, vs gibi, bilemem, lakin bir şeklide bu durumlar izah edilerek aşılabilmeli… Dün akşam iyi ki rüzgâr standart Çeşme rüzgârı değildi…

Diğer taraftan bu topraklar da mümbit maşallah, “meczup” yetiştirme konusunda… Bir bakıyorsunuz, Süleyman Demirel’e Anıtkabir’de saldırıyor biri, saldırgan meczup çıkıyor, yahu kardeşim adam saldırı gerekçesini anlatırken son derece akıllı görünüyor ve dahası verdiği mesajı 40 akıllı bir araya gelse veremez lakin meczup işte… Gel de güven bu açıklamalara… Belki de verilmesi gereken mesaj sonrası saldırgana meczup türbanı daha münasip görülüyor, bu şekilde beladan sıyrılacak, bilemem lakin düşünmeden de geçemiyorum…

1970’li yılların başları, şimdiki Çeşme Otogarı karşısındaki Total Benzin İstasyonu arkasındaki geniş alan boş, imara açılmamış, kooperatif kurulmamış daha doğrusu uydurulmamış, çam ağaçları ile kaplı nezih ve öncesinin devamı bir arazi… Bir gün, adı bende saklı gerçi neredeyse tüm Çeşmelilerin tanıdığı, aklı başında, son derece sağlıklı, iş güç sahibi bir arkadaşımız, sabaha karşı veriyor kibriti, çakıyor ispirtoyu… Al sana koca bir yangın… O günün şartlarında gariban Çeşme Belediyesi imkânları ölçüsünde yangın söndürülüyor… Zanlı yakalanıyor, suç itiraf ediliyor… Suçun son derece kutsal bir aşk uğruna dikkat çekmek üzere işlenmiş olmasının naif görüntüsü altında hafifletilmesi temin edilmiş oluyor… Yani bu orman yangını da karşılıksız aşkına ya da karşılıklı olmasının hitamına binaen ya da ithafen olduğundan hafif bir suç hatta kusur halinde görüldü…  Daha o gün “meczup” kelimesi icat edilmediğinden daha naif olan “divane” kelimesi ile geçiştirildi… Sonuç o çamlık koru artık yok yerinde de kooperatif ve nerdeyse kocaman yeni oluşmuş bir mahalle var…

Peki; tüm bu yangınlardan ya da felaketlerden başta devleti yönetenler, kurumları yönetenler, biz ahali ders alır mıyız? Vallahi almak isteriz şüphesiz de, alamayız, kapasitemiz doldu, yer kalmadı, der çıkarız işin içinden, netekim…

Sonuç olarak da dün geceki yangını yerleşim alanına sıçramadan, daha büyük acılara mahal vermeden, başta cansiperane çalışan itfaiye ekiplerine, Orman Yangın Müdahale ekiplerine hatta ilk defa doğru kullanımda bulunulan Emniyetin TOMA’larını sevk edenlere sonsuz teşekkür ederken, her yangında olduğu gibi burada da kendince üstün çabalar gösteren şehremini Ekrem Oran’ı da tebrik etmeden olmaz. Bu arada bir özel teşekkür de yine Belediyeden sevgili Tarık Kar kardeşimize olsun benden, önemseyip lütfedip önceden telefon ile arayıp uyarı ve bilgi aktardığı için… Hepsine bu kahramanca mücadelelerine yürekten alkışlarımızı gönderiyoruz, yanlış yaptıklarını düşündüğümüz zamanlardaki eleştirilerimiz saklı kalmak kaydı ile de canı gönülden kutluyoruz ve istenmemesine rağmen tekraren karşılaşılan benzer zorluklar ve felakaetler karşısında da yüksek muvaffakiyetler diliyoruz…  

  Bu yazı 1137 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI