Bugun...
SON DAKİKA

USTA VAR, USTACIK VAR!

 Tarih: 27-09-2023 12:04:00
YAŞAR EYİCE

*- LONDRA’da İNGİLİZ PARASI GEÇMİYOR!

 

Gazeteci Ünal Tümin sordu?

‘Urla’ya gelişin sürpriz oldu, neredeydin?’ Diye….

‘İngiltere’de, Londra’da idim!’ diye yanıt verdim…

Urla’daki karşı çapraz komşum, Cengiz Bey de lafa karıştı?

‘Çok yağmur varmış, herkes şikayetçiymiş!’ dedi…

Cergiz Bey, ‘ağaç ustası’ ve ben bildim bileli Londra’da yaşıyor.

Yaz ayları ya da senede bir iki kez Urla’ya gelip dünüyor.

‘Yağmurdan kaçıp, doluya tutulunur!’ ya, o da iki ay kadar önce Urla’da idi.

Son yüzyılın en sıcak günlerine rastlayınca alel acele geri döndü, yağmurdan kaçıp tekrar Urla’ya geldi ama yine kendisini sıcaklar karşıladı.

Ben nasıl Kayyum yönetimindeki Urla Belediyesi’nin görevini üstlenip, hastalık derecesinde sokakları süpürüyorsam Cengiz Bey de otların kapladığı boş arsalardan atıkları topluyor, çöpe atıyor.

Kaç yılda olduğunu bilmiyorum ama beş kez çatısını yaptırdığını, ama her gelişinde çatısının aktığını gördüğünü belirtirken, Londra’da özellikle İskoç çatı ustalarının yaptıkları işin hakkını verdiklerini, abartısız yapılan bir çatının en az 200 yıl bir damla suyu aşağıya vermediğini anlatıyor.

Bir şikayeti de şu, ‘Londra’ lafını duyan, yeğeninin anlattığına göre, ‘Kendisinden neredeyse annesinin nikahını bile istediklerini’ belirtiyor.

Yani bir liralık işin karşılığı 50 lira alıyorlar…

Zaten bunu bilmeyen var mı?

Birincisi, neredeyse hiç kimse işinin gereğini yapmıyor!

İkincisi; hakkının çok ama çok üstünde emek parası alıyor!

Nedense bu ikileme çözüm bulunamıyor…

Bazı sanayiciler ya da işverenler ise çözüm yolu olarak ‘kaçak’ Suriyeli, ya da Afgan işçi çalıştırıyor…

Bankalar KOBİ’lere kredi verirken ne şart getiriyorlar?

Söyleyeyim de şaşırın?

‘Mutlaka bir Suriyeli işçi çalıştıracaksın!’

İstanbul Sanayi Odası Başkanı ise ‘Ne şiş yansın ne kebap!’ cinsinden bir açıklama yaptı:

‘Yabancı işçiye tamam ama bizim ekonomimize katkısı olsunlar, Yani sıradan işçiler ya da çalışanlar değil. Uzmanlık dalları olmalı!’

Mealen konu bu…

Neyse ben hiç kimsenin gündemi getirmediğini belirteyim:

Bir şekilde, kılı kırk yararak İngiltere’ye gidiş, yani ülkeye giriş vizesi alanlar, sakın yanlarında yüklüce para almasınlar.

Uçaktan ya da ulaşım aracından indikleri andan itibaren hayal kırıklığına uğrarlar.

Çünkü; neredeyse hiçbir yerde ‘Keş!’ yani ‘Nakit para’ geçerli değil…

Pandemi ile birlikte ‘kirli para’ ortadan kalkmış…

‘Kredi kartın’ yoksa aç da kalırsın, açıkta da…

İngiliz parasını İngiltere’de harcamak için dolaşıp durursun…

Şöyle anlatayım:

Örneğin kalacağınız, yer ayırttığınız otelde ‘Nakit ödeyeceğim!’ dediğinizde ‘Uzaylı görmüş!’ gibi hayret ediyorlar…

Yanınıza ‘Kredi kartı’ almadığınızı, ya da bu kadar büyük paranın kredi kartlarında olmadığını anlatsanız da anlamıyorlar.

Sonuçta, ‘Bir değil, dört ayrı kişi parayı sayıyor ve imzalayarak, imzalattırarak paranızı alıp kasaya koyuyorlar…’

Bu anlattıklarım abartılı değil…

Yakında, İngiltere’de hiç ama hiç kimse üzerinde nakit taşımadığı gibi kredi kartı olmayana da hayat olmayacak…

Belki bir zamanlar Demirperde ülkelerinde olduğu gibi, köşe başlarında karaborsacılara rastlayacaksınız…

Mutlaka İngiltere’de yaşayan bir tanıdığınız vardır…

Sorun bakalım ne diyecekler?

Belki de benim bu anlattığımın farkında bile değiller.

10 yıl önce böyle değildi…

‘Kırmızı meşin, para peşin!’ diyorlardı.

Kıbrıs Mücahidi İrfan Türksever yıllar önce anlatmıştı…

‘Eşimle birlikte Avrupa turundan sonra İngiltere’ye geçtik. Gümrükte ‘Dur’ dediler. Ben de bir tomar para gösterdim ve ‘Harcamaya geldik!’ dedim, kapılar açıldı!’

Bunları dinlerken yanımda Denizlili Kadir ile Kütahyalı Turgut Uluhan arkadaşlarımız da vardı.

‘Para her kapıyı açar!’ denir ya, bu o zamana göre küçük bir örnek idi.

Şöyle de yapabilirsiniz;

Önceden, yani İngiltere’ye örneğin Londra’ya gitmeden önce, kredi kartı ile ödemelerini Türkiye’den yaparsınız.

Ama bunu bilinçli bir şekilde yapmanız gerekiyor, yanlış ve hatalı yerlere ödeme yaparsanız, dolandırıldığınızı öğrenirsiniz.

Şimdilik bu kadar…

Daha çok anlatacağım var…

Biliyorsunuz, ben hep sahadayım, alandayım…

Başımdan geçenleri dillendiriyorum…

Bazen kendi ağzımdan bazen de bir dostun, arkadaşın ağzından…

İster ‘Hikaye’ deyin, isterseniz masal…

Ben cebimde 20 Türk Lirası ile gittim, yine 20 Türk lirası ile döndüm…

  Bu yazı 1028 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI