Bugun...
SON DAKİKA

REKLAM İLE ALGI YARATMAYI BECERİYORLAR

 Tarih: 26-10-2023 10:53:00
YAŞAR EYİCE

*- KAZ GELECEK YERDEN…

 

‘Ampulün yaptığına bakın!’ dedim.

Birçok yorum geldi.

Çoğunluk yazıyı okumadan, kendine göre yorum yapmış.

Ya da aklından geçeni, madalyonun arka yüzü şeklinde yorumlamış.

Hâlbuki konuda siyaset yoktu…

Konu halk sağlığı ile ilgiliydi.

Büyük tekellerin, sanayicilerin, sadece kâr ve kazanç düşünenleri, ne memleketlerini, ne insanları hiçe saydıklarını, görünenin arka karanlık yüzünü tarihi gerçeklerin ışığı altında anlatmaya çalışmıştım.

‘Çalışan kazanır!’ diyoruz ama ben çalışandan çok, çalışanın sırtından, beyin gücünden imkan yaratanları anlatmaya çalışıyorum zaman zaman.

Böyle durumlarda benim tezim şu:

‘Okuyan kazanır!’

Tabii ki, her zamanki gibi öncelik hep ‘şüphe’de!

Arada yazıyorum:

‘Bayram değil seyran değil, enişten seni neden öptü!?

İşin püf noktası bu sorunun arkasında…

Hiç ama hiç kimse sizi düşünmez!

‘Senin için’ ya da ‘iyiliğin için!’ diyenlere de inanmayın, hepsi hikaye…

 

*- AMPUL İLE BİRLİKTE HASTALIKLAR DA ARTTI

 

Edison ampulü ‘ticari hale!’ getirdi…

Yani kendisinden önce bulanların bu önemli icadını kullanılır ve para kazanılır şekle soktu.

Bu da, mum satanları zora soktu, iflasın eşiğine getirdi.

İsimlerle, tarihin akışına göre önceki yazımda anlattım.

‘Ampulün icadı ile kardiyovasküler hastalıklar nasıl arttı?’ sorusunun yanıtını da, hekimliğinin yanı sıra araştırmacılığını ve yazarlığını doktorluğu ile özleştiren Dr. Cüneyt Yardımcı’dan öğrendim.

Dr. Cüneyt Yardımcı’nın da belirttiği gibi; Ampulün icadı ile kardiyovasküler hastalıklar arasında mantıklı bir ilişki kuramamış olabilirsiniz.

Hatta aklınıza belki de ‘Ne alaka?’ gibi bir soru bile gelmiştir.

Yanlış okumadınız; ampulün keşfini takiben hızla artan kardiyovasküler hastalıklar bir tesadüf değil, tam tersine aralarında direkt bir ilişki var. Çünkü, mum üretmek için stoklanan hammaddeler, Edison’un ampulü icadından sonra çöpe atılacak değildi ya?

Zihni sinir kimyacılar birkaç laboratuvar oyunu ile mum yerine margarin (nebati yağ) üretmeyi başardılar ve çılgın bir reklam kampanyası ile sanki en iyi(!) yağ seçeneğiymiş gibi pazarladılar…

Bu arada yine, ‘Hikaye gibi okuyacağınız’ tarihi bir gerçeğe döneyim:

Dün yazmıştım:

‘P&G şirketi, kendisi için en kritik, oysa insanlık için dramatik bir hamle yaptı:

Pamuk tohumu yağından mum yapmak için kullanılan hidrojenasyon yöntemi ile mumlar sofra yağına benzer beyaz bir maddeye dönüştürebiliyordu!!!

Mum üretiminde kullanılmak üzere çok fazla hammadde stoğu yapılmıştı.

Ürün taleplerinin neredeyse sıfırlanmasına bağlı olarak tüketemedikleri ham madde açısından hiç sıkıntıları zaten yoktu…

Bu müthiş yağ benzeri(!) buluşa, Crisco nebati yağ adı verildi!!!

Peki sonra, yani bu arada ne oldu?

 

*- ALGI YÖNTEMİ

 

 İlk reklam kampanyaları, Bitkisel yağları hayvansal yağlarla pişirmeye göre daha sağlıklı bir alternatif olarak tanıtmak olur.

Ve dahi, ‘Tereyağından daha ucuz…’ denilir.

P&G, böylece tek bir cümleyle en yakın iki rakibini, domuz yağı ve tereyağını yenmişti:

‘Sağlıklı ve Ekonomik!!!’ diyerek…

Bir sonraki adım ise ticari olarak dahiyane bir hamleydi:

Bir yemek kitabı yayınlayıp, insanlara ücretsiz hediye etmek, bu sayede neredeyse her eve girmek!!!

Adı Crisco’nun Hikayesi (The Story of Crisco) olan bu kitap aslında dönemin diğer yemek kitaplarının çoğuna benziyordu,

Ancak arada önemli bir fark vardı:

İçeriğinde yer alan 615 tarifin tamamı, ıstakozlu bisküviden sade keke kadar her şey tahmin ettiğiniz üzere, lezzetli, ekonomik ve sağlıklı(!) Crisco ile hazırlanmıştır.

Crisco bir nebati yağdı,

P&G’ nin dağa taşa yazdığı, dünyanın dört bir köşesinde insanların beynine kazıdığı çatı mesaj ‘Hepsi sebze! Sindirilebilir!’ olmuştu…

 

*- YAHUDİLERİ BİLE

 

P&G’nin ayrıca Crisco’yu Yahudi ev kadınına, Tereyağı gibi olan ancak etlerle kullanılabilecek bir ‘koşer yemeği’ sunmak gibi parlak bir fikri daha vardı.

Koşer yemek pişirmeyi kolaylaştırdığı için Yahudiler Crisco ve devamındaki margarinleri tüm diğer etnik gruplardan daha hızlı benimsemişlerdi.

Mesaj yine çok vurucuydu:

‘İbrani Irkı, Crisco’ yu 4000 yıldır bekliyor!!!’

Yanlış Bilimsel Verilerle Desteklenen Pazarlama Kampanyası sürüyor ve çok etkili oluyordu.

Crisco, Birinci Dünya Savaşı sırasında yazılı basın, 1920’lerde radyo ve 1930’larda televizyon aracılı yaygın ve kitlesel reklam kampanyalarında hep öncü oldu.

Sağlıklı ve ekonomik seçenek temalı ikili pazarlama stratejisi hayvansal yağlara ustaca zarar verirken, amaç her daim Crisco’nun saflığını(!) teşvik etmekti.

Biz Türklerin tabiriyle, ‘Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmiyordu!

Bundan dün anlattığım gibi bilim adamları, reklamcılar, bazı medya kuruluşları nasiplerini alıyordu.

Anlatmıştım:

Bilim adamı (!) Ancel Keys ‘Hayvansal yağlar zararlıdır, bitkisel yağlardan üretilen margarin yemelisiniz’ dediğinde herkes onun tavsiyelerine uymuş ve sonuçta milyonlarca kişinin ölümüne neden olmuştu.

Bu arada aklıma geldi.

Ülkemizde bile margarin çağı başlayınca, ‘Zeytinyağlı yiyemem amma!’ diye şarkılar bile halkın ağzından düşmüyor, düşürülmüyordu.

Oysa zeytinyağı, en zor yanan sıvı yağlardan biridir.

Sonuç olarak Türk insanı, bu tarz haberlerle zeytinyağından uzaklaştırılıp, margarine alıştırılır.

Bu da yetmez…

Yine zeytinyağını kötülemek için bir türkü sipariş edilir:

‘Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman…’

Sonra da bu türkü, döneminin en popüler türküsü haline gelir.                                                                                     

 

*- YOK CANIM

 

Halkın sağlığı mı?

Boş verin!..

Kanuni Sultan Süleyman da boşuna demiş;

‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi…’

Yeri gelmişken, Kanuni’nin sözlerinden bir demet sunayım:

‘Devlet adalet üzerine inşa edilir.

Dünya kimseye payidar değildir.

Kılıcın yapamadığını adalet yapar.

Vicdanın senin kıblendir, kaybetme Süleyman.

Adalete hükmedersen her günün ibadet sayılır.’

Her halde bu sözlerden de ders alanımız olmuştur.

 

 

  Bu yazı 1589 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI