Bugun...
SON DAKİKA

DÜNYANINI EN GÜÇLÜ İNSANLARI

 Tarih: 11-03-2024 10:02:00
YAŞAR EYİCE

*- HAZIR MIYIZ?

 

Cuma hutbesini okudum.

Özetle; ‘Ramazan geliyor! Hazır mıyız?’ sorusundan sonra şöyle devam ediyordu:

‘Önümüzdeki Pazar günü kılacağımız ilk teravih namazıyla on bir ayın sultanı Ramazan’a kavuşacağız. Aynı gece sahura kalkarak oruca niyet edeceğiz.’

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e bu ayda indirilmeye başlanmıştır.

Rabbimiz, Bakara suresinde şöyle buyurmaktadır:

‘Ramazan, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun, hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.’

Ramazan, bizi, Kur’an’ı okumaya, anlamaya ve yaşamaya davet etmektedir.

Peki, bizler, Kur’an’ın ahlakıyla ahlaklanabiliyor muyuz?

Onun rehberliğinde örnek bir insan ve Müslüman olabiliyor muyuz?

Ramazan, oruç ayıdır.

Oruç, bedenimize sıhhat, gönlümüze huzur veren eşsiz bir ibadettir. Günahlara ve kötülüklere karşı bir kalkandır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: ‘Sizden biriniz oruçluyken kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Ona birisi sataşır veya kötü söz söylerse, ‘ben oruçluyum’ desin.

Ramazan, bizi, tüm azalarımızla oruç tutmaya, her türlü kötülük ve günahtan arınmaya çağırmaktadır.

Peki, bizler, kavgadan, kin ve nefretten, kul ve kamu hakkı yemekten, Müslümana yakışmayan bütün olumsuzluklardan uzak durmaya hazır mıyız?

Ramazan, yardımlaşma ve dayanışmanın zirve yaptığı aydır.

Zekât, sadaka ve her türlü infakla geçici dünya nimetini ebedi ahiret kazancına dönüştürdüğümüz kutlu bir zamandır.

Ramazan, bizi, paylaşmaya, kimsesizlerin kimsesi olmaya, yetim ve öksüzlerin yüzünü güldürmeye davet etmektedir.

Peki, bizler, iftar ve sahur sofralarımızı komşularımızla, ihtiyaç sahipleriyle ve kimsesizlerle sevgi ve muhabbet vesilesi kılmaya, yardımlarımızla ihtiyaç sahiplerinin duasını almaya hazır mıyız?

Ramazan, kardeşliğimizin pekiştiği, birlik ve beraberliğimizin daha da kuvvetlendiği bir aydır.

Peki, bizler, elimizden geldiğince mazlumun yanında, zalimin karşısında daha güçlü durmaya hazır mıyız?

Ramazan; Dargınlık ve kırgınlıkları sonlandırmaya, aramızda muhabbet köprüleri kurmaya gelir.

Ramazan, anne ve babamızın, eş ve çocuklarımızın, akraba ve komşularımızın gönüllerini yapıp dualarını almamız için gelir.

Öyleyse gönüllerimizi, evlerimizi, mahallelerimizi ve şehirlerimizi bu kutlu misafire hazır hale getirelim.’

İşin ruhu şu:

Kötülüklerden arınmak, yardım duygularımızı öne çıkarmak!

Acaba bizler bu konuda hiç çaba harcıyor muyuz?

Umarım fakir fukarayı bizler kadar yöneticiler de düşünür.

İftar yemeklerinde, anlı şanlıları değil de, gerçek inananları, gerçek ihtiyaç sahiplerini konuk ederler.

Devletin, yeni senin benim paramla hava atıp, kendilerini cömert ve dindar gibi göstermeye kalkmazlar.

 

*- FIRSATÇILAR

 

Ramazan ayı bazıları için ‘fırsat’ ayıdır.

Bunların başında esnaf ile politikacılar gelir.

Her ürün mutlaka etiket değişikliği görür.

Bunu herkes bilir.

Atıp tutanlar, halkın temiz duygularından yararlanmaya çalışanlar ise politikacılardır.

Sözde günah arıtırlar, ‘Biz dersimizi aldık!’ gibi sözler kullanarak karşısındakilerin dikkatini çektikten sonra ‘ortak akıldın’ laf ederler.

Öyle vaatlerde bulunurlar ki, düşündüğünüzde, hesapladığınızda bu vaatlerini yapmaya, akılları bilgileri de yetmez…

Açık ve net:

Vaatlerini ne yapma güçleri ne de niyetleri vardır.

Niyetleri bellidir, koltuğa oturmak ve bırakmamak!

Kangren haline gelmiş sorunları ne ele alırlar, ne de çözerler.

Projelerden söz ederler, toplantılar yaparlar, ama iş icraata gelince yokturlar.

 

*- SAHTE VE KARANLIKLARA RAĞMEN

 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yıllardır özgürlük, adalet ve eşitlik mücadelesinde ön saflarda yer alan kadınları anımsayanlar oldu.

Hakları ve eşit bir yaşamdan asla vazgeçmeyeceklerini anımsatan, destek veren ‘direniş ve dirençli’ bildiriler yayınlanıyor.

Hepsi sahte…

Kadınları mücadele ve dayanışma adı altında, sahada, yani meydanlarda destekleyen kaç kişi ya da yetkiliyi bulabilirsiniz?

kadınların verdiği özgürlük mücadelesinin önemini ve tarihlerini önceki yazımda anlatmıştım.

Aslında;

Verilen mücadeleyi yaşam mücadelesine çevirmek önemli.

Kurtuluşun yiğit kadınlarını, yüzyılların karanlığından kurtaran, onların eşit ve özgür bireylere dönüşmesini sağlayan ve tüm dünyaya örnek oluşturan bir halkın çocuklarıyız.

Bu durum bizim hem büyük gururumuz hem de asla ihmal edemeyeceğimiz bir sorumluluktur.

Emek sömürüsünden, şiddete, cinsel istismardan fırsat eşitsizliğine kadınlarımız pek çok sorunla baş etmeye çalışıyor.

Bu zorlu yolda onlara yoldaş olmak, dayatılan karanlığı püskürtmek bu ülkenin her yurttaşı için ahlaki ve vicdani bir görevdir.

Tarihin çarkı durdurulamaz.

Kadınlarımız Cumhuriyet öncesi döneme sürüklenemez.

Nice bedel karşılığında elde edilen hakları gasp edilemez.

Aksini düşünen karanlık zihniyetlere bunu, bir kez daha hatırlatıyoruz. Demokratik, laik, çağdaş, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni bazılarının düşündüğü gibi kendilerine benzetemeyeceklerdir.

Karanlığınıza kurban verecek tek bir kadınımız, kızımız, çocuğumuz yok.

‘Yaşasın kadınlarımız, yaşasın Türkiye Cumhuriyetimiz, yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ diyebilmeliyiz.

 

*- KADIN YOKSA

 

Kadın yoksa aydın, çağdaş bir yarın yok

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi; ‘Dünyadaki her şey kadının eseridir’ sözünü kendimize ilke edinmeliyiz.

Sürdürülebilirliğin temel ilkelerinden birisi de kadın-erkek temsilinin eşitliğidir.

Gelişmiş toplumlara baktığımızda toplumda kadın-erkek temsilinin dengeli olduğunu, gelişmemiş toplumlarda ise kadın-erkek temsilinin erkek lehine olduğunu görüyoruz.

Gelişmişlikle, çağdaşlıkla kadının toplumda daha etkin olması arasında güçlü bir bağ ve korelasyon olduğu çok net.

Kadın yoksa aydın, çağdaş bir yarın yok!

Birleşmiş Milletler’in 2024 yılı için “Kadına yatırım yapın, ilerlemeyi hızlandırın” söylemini anımsatmak istiyorum.

Hayatımızı kadınların güzelleştirdiği çok açık bir şekilde ortada.

Güçlü kadın güçlü Türkiye demektir.

Tüm kadınların eşitlik ve özgürlük içinde yaşamalıdır.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü; kadınların: eşitlik, adalet ve daha huzurlu bir yaşam arzularını dile getirdikleri anlamlı bir gündür.

 

*- ÖZEL ANIMSATMAM

 

Bu arada ben ‘sinsi’ insanları da anımsatmak istiyorum:

‘Sinsi, insanların en fenasıdır.

İyiyi, kötüyü bilir, ona göre davranırsın.

Ama sinsiyi bilemezsin.

Dost değildir ama dost gibidir.

Yanında değildir ama yanında gibidir…’

Bu ‘sinsileri’ de bu özel günde özel olarak anlatmak istedim.

 

 

 

 

  Bu yazı 747 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI