Bugun...
SON DAKİKA

BİRAZ BİLGİ BÜYÜK İMKANLAR YARATIR

 Tarih: 23-05-2023 11:13:00
YAŞAR EYİCE

*- YENİ HÜKÜMETE ÇOK İŞ DÜŞECEK

 

Nihat Babaözü 50 yıllık bir çiftçi…

Ankara’nın Sincan ilçesinden…

Yani Anadolu’nun göbeğinden…

Bugün öyle laflar etti ki, o bir saat anlattı, ben bir gün yazsam yeridir.

Meğer neler oluyormuş, neler?

Köylümüzün, ya da çiftçimizin sırtından neler kazanılıyormuş, neler?

Dün, Demokrat Parti Göç ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı İlay Aksoy Hanımın ağzından göç sorununu, yani mültecileri, sığınmacıları, düzensiz göçmenlerin durularını ve bunlara verilen vatandaşlık hakları ile geleceğimize açıkça ‘müdahale’ edildiğini rakamlarla anlatıldığını dile getirdim.

Bunlara ek olarak, ‘gayrimenkul alarak’ TC. vatandaşı olanların gerek enflasyon gerekse hayat pahalılığı nedeniyle, emlak atışları sayesinde devlete ödedikleri paranın çok daha fazlasını kazandıklarını ve kira fiyatlarında fahiş artışın da bu sığınmacılar yüzünden arttığını belirtti.

Peki ne olacak?

Bunu bir hafta sonra 28 Mayıs’ta seçim sandığından çıkacak oylar sonucu anlayacağız.

 

*- HALİ FELAKETTEN DE ÖTE…

 

Önceki gün bir İzmirli işkadını ile görüştüm.

Konuşurken ağlamamak için kendini zor tuttu.

Binlerce esnafımız ya da sanatkârımız gibi o da son yıllarda işyerini kapatmak zorunda kalmış.

Ayakta kalmak için evini de satmak zorunda kalmış, kiraya çıkmış…

Şimdi de ev sahibi ‘Çık!’ diyormuş çünkü daireyi satacakmış…

‘Aldatıyor mu?’ diye sorduğumda, ‘Hayır, gerçekten satışa çıkardı çünkü o da buna mecbur kaldı!’ dedi.

Ve emekli maaşının 7 bin lira olduğunu, bu yüzden kiralık ev bulamayacağı için, ‘Ben ve ailem yandı!’ diyor…

Anlattığım hikaye değil acı gerçek…

Güveni kalmamış, hiç kimseye!

Ne diyeceğimi şaşırdım…

Bugüne kadar hastalara ve can kaybı olanlara ne diyeceğimi, sabır dilemekte bile zorluk çekerken, yaşarken göz göre göre bu hale düşen bu kadın girişimciye ne diyeceğimi bilemedim.

Çünkü bir de rahatsızlığı yani hastalığı var.

Doktor ve ilaç parası da oldukça yüksek…

‘Sandığa gitmeyeceğim!’ diyor…

İşte bu insanlarımızı tekrar yaşama nasıl katacağız?

Umarım 13. Cumhurbaşkanımız bu konuya, soruna çare bulur…

1 milyor 958 bin öğrencinin de ‘ağır depresyon’ yaşadığını uzmanlar anlatıyor.

Hacer Foggo ‘yoksulluk’ üzerine yaptığı çalışmalar sırasında bu konuyu da anlattı.

‘Sorun sandığa gitmekle çözülür’ dedi.

Bu arada ses sanatçımız Nuri Sesigüzel’i kaybettiğimizi de üzülerek belirteyim.

 

*- AT PAZARLIĞI SONUCU MU?

 

Şimdi Nihat Babaözü’ne, yani gerçek çiftçimize, gerçek üreticimize kulak verelim..

Tabii bizden önce bakanların, yetkililerin dinlemesi gerekiyor.

Birçok kişi başını kuma sokarken, o yani Nihat Babaözü öyle güzel konuşuyor ve anlatıyor ki, eminim birçok yetkili karşısında sadece susup dinlemekle ve başını sallamakla kalır.

Sonra da yine bildiğini okur!

Şöyle diyor:

‘2002- 2003 yılında Amerika’da yapılan ‘At pazarlığından’ sonra, Doğu ve Güneydoğu’daki hayvanlarımız boşaltılrı.

Bir kısmı ahırlara kapatıldı.

Ahırlarda hayvanların yediği yemin hammaddesinin yüzde 70’i ithal ediliyor.

Nedir kemik unları, kan unları?

Bunlar domuz kanı, domuz iliği?

Hani Müslümandık?

Bu nasıl oluyor?

Bu gelen yemler var ya; Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarda kullanılır.

Bir de kümes hayvanlarında kullanılır!

30 ve 40 günde tavuk olur?

İnsaf yahu, bu olur mu?

Tavuk olmaz, mantar olmaz 40 günde!

Bunlar kesimhanede kesildikten sonra çıkan artıklar da denizlerdeki balık çiftliklerinde kullanılıyor.

Zincir böyle…

Memlekette yiyecek sağlıklı gıda yok!

Bunları insanımıza anlatamıyorsunuz, çünkü artık akıl çalışmıyor, beyin çalışmıyor!

Yeteneğini kaybetmiş, köleleştirilmiş.

Bütün bunlar adım adım geldi.

 

*- 5 LİRALIK SOĞAN 30 LİRAYA OLUYOR

 

- 30 liralık soğan köyden beş liraya çıkıyor. Akla hemen aracılar geliyor. Ama aracıların girdileri, depo kiraları, kullandıkları personel, ödedikleri vergiler… Bunlar çok pahalı!

Burada ana payı maliye alıyor.

- Özel güvenlik görevlisi, uzman, şu bu!

Bunlar ne işi yapar Allah aşkına?

Benim bildiğim 257 bin güvenlik elemanı var.

Bunların işlerini küçümsemiyorum.

Bunların çoğu köylerden kaçıp, iş için şehirlerin kenar semtlerine yerleşen gençlerimiz.

Ekmek parası peşindeler…

Yapacakları başka iş yok…

Beklemek işleri…

Yani üretime bir katkıları yok…

Ama fabrikalar olsa oralarda çalışsalar üretime katkıları olur…

Bu gençlerimize de bizlere de yazık oluyor..

Bunlara neden ihtiyaç duyuluyor, böyle üretime katkıları olmadan?

Güvenlik için değil mi?

Ülkeye bu kadar göçmen gelirse, getirilirse, bunlara imkan tanınırsa tabii ki bizim gençlerimize de ‘üretim dışı’ böyle görev verilir.

Köylerimiz için de zarar, kentlerimiz için de zarar…

İnsanlar, ülke fakirleşirse, eğitim yok denecek dereceye düşerse suç oluşur ve artar, sonuçta gençlerimize sadece böyle ‘durağan’ iş imkanı verilir.

Polise de bu kadar ihtiyaç duyulmazdı…

Hepsinin parası helal ama sonuca bakarsanız ülkeye üretim bakımından bir faydaları olmadığını görürüz.

 

*- TABAN FİYATLAR AÇIKLANMADI

 

- Adana, Erik, Mardin, Urfa gibi birçok kentimizde ‘buğday üretimi’ başladı. 10 gün oldu, buğday fiyatı açıklanmadı.

Geçen yıl buğday 7 lira idi.

Halâ 7 liraya buğday satıyor insanlar.

Şimdi ayçiçeği ekmemek lazım, neye göre yapacağız, bunu?

Pancar ekenler var, şimdi kooperatif kaç lira verecek?

Bu da belli değil…

Buday, arpa, ayçiçeği?

Nerede bunların fiyatı, hükümet ne yapıyor?

Üretim yapılmıyor, çünkü, kâr olmayınca, zararına üretim yapılmaz!

Bazıları tarafından üretim yapılması da istenmiyor, bunlara da dikkat etmek lazım…

 

*- ‘MAKARNA EKMEKLİK UNDAN ÜRETİLİYOR’

 

- Tarım Bakanı ‘Biz buğday ithal ediyoruz ama bundan un yapıyoruz, makarna yapıyoruz, satıyoruz!, ihraç ediyoruz’ diyor…

Doğru değil bu..

İhracat ve ithalat rakamları belli.

Türkiye’de üretilen belli, tüketilen belli…

Peki yıllardır makarna neden ekmeklik buğdaydan üretiliyor?

Dünya piyasalarından 10 dolar pahalıya buğday ithal ediliyor, satarken un ve makarnayı 10 dolar eksiğine satıyoruz.

Aradaki rakamlar ne oluyor?

İşte bu da şimdi yeni hükümetin önüne bir problem olarak çıkacak.

Haksız kazanç sağlayanlar ortaya çıkarılacak.

Bu ülkede 1257 tane un fabrikası ve değirmen vardı şimdi bu sayı neden 657’ye düştü?

Bu iş bu kadar kârlı ise bu düşüş neden?

Ekmeklik buğdaydan makarna üretilir mi arkadaş?

 

*- BİRİ ‘VAR’, DİĞERİ ‘YOK’ DİYOR…

 

- Sadece Marmara bölgemizde 4 milyon hektar tarım alanı ekilemiyor, açık.

Neden?

Bunu önceki tarım bakanı açıkladı.

Şimdiki tarım bakanı ise bunu yalanlıyor, ‘Yok böyle bir şey!’ diyor…u

Biz bu arada yurt dışında büyük alanlar kiraladık, paralarını verdik..

Venezuella’ya bile toprak kiralamak için gidildi!

 

*- ÜRETİM NE ZAMAN NORMALE DÖNER

 

-Gençlerimizin toprağına sahıp olması,  üretimin normale dönmesi için ilk yapılacak iş, köylere tekrar ‘köy statüsü’ verilmesi, ilçenin mahalle statüsünden çıkarılması lazım.

20 binden fazla köy okulu var.

Buradaki her okula 3’er öğretmen atarsanız, bir anda 60 bin çocuğumuza büyük fayda sağlarız.

Her köye bir veteriner ile bir ziraat mühendisi atanırsa büyük kazancımız olur.

Bakın hayvancılık açısından söyleyeyim:

Yılda iki milyon kuzumuz ölüyor.

400 bin buzağı ölüyor!

‘Bu ne demektir?’

Bu Türkiye’nin bir yıllık et ihtiyacını karşılayan rakamdır.

İthalatı bir yana bırakalım.

Sadece kendi çocuklarımıza iş sahası açılmış oluyor.

Bunun da yanında, daha akıllı, bilgili, daha becerikl, daha bilinçlii çiftçiler yetiştirmemiz gerekiyor ve sağlanıyor.

Bu yüzden çiftçinin, üreticinin çocukları mutlaka ziraat fakülteleri ile veteriner fakültelerine sınavsız alınmalıdır.

Böylece toprak analizinden tutun da hangi ürünün bolluk ve bereket getireceği de çiftçiye öğretilir.

Şunu da iddialı söyleyebilirim.

Şu anda sisteme tam ve zamanında girilmediği için hayvan sayıları da yanlış.

Bunun da çeşitli lehte ve aleyhte nedenleri var.’

 

*- İYİ USTALAR ve ÇIRAKLAR YOK

 

Üretici Nihat Babaözü önemli bir noktaya da değiniyor.

Şöyle:

Çiftçi iyi usta olmadığından traktörünü tamir ettiremiyor, bu yüzden yenisini almak zorunda kalıyor.

Eğitim yanlışlığı nedeniyle tamirhaneler ‘çırak’ da bulamıyor.

Önceki yıllarda biraz masrafla traktörlerinin hizmet süresini uzatıyorlardı.

Peki neden oyları bir partide, örneğin AKP’de buluşuyor.

Bunun yanıtı da şöyle Nihat Babaözü’ne göre;

‘Benim savunduğum eğitimli insan hata yapmaz. Kuru inat ve cahillik öne çıkıyor oy vermede.

‘Bebek katili Abdullah Öcalan çıkacak!’ lafına inanıyor.

Olur mu?

Bu devlet kanun devleti.

Kanunları çiğneyen kim?

Çıkarırsa bu kafada olanlar çıkarır.

Bunu da hiçbir yargıç ve hukuk adamı da partiler dek izin vermez.

CHP İktidarı gelirse bunu nasıl yapacak?

Dediğim gibi bunu yapamazlar…

Çünkü bunları hakimler içeri soktu, onlar cezalarını kanunlara göre verdiler.

 

*- KİMSENİN MALI DEĞİL!

 

Ne hukuk, ne de din hiç kimsenin malı değil.

Diyaneti kuran da Atatürk ve CHP neden kapatsın?

Ama yanlış yapan varsa değiştirilir.

Başındaki insanı değiştirirsin.

Kim satıyor, kim kapatıyor, kim yalan söylüyor vatandaşımız bunu bilmelidir.

Onaran kimdir?

Bunu da bilmeli ve oyunu ona göre vermelidir.

İddia ve ısrar doğru değildir.

Allah bile ‘Aklını kullanmayı’ emrediyor.

Bu memlekette umut vardır.

Çıkmadık candan umut kesilmez!

  Bu yazı 155 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI