Bugun...
SON DAKİKA

Kıyamet denilen şey var mı?

 Tarih: 14-06-2023 08:53:00
SERVET ÇOLAK

Günaydın Sevgili Can-Canlarım;

 

Sağ olun, var olun, doğum günüm için gönderdiğiniz güzel dileklerinize, temennilerinize! Beni şımarttınız, Allah hepinizden razı olsun! Bazılarınızı elim vardı cevapladım ya da emojilerle karşılık verdim, bazılarını da cevapsız bırakmış olabilirim, yoğun bir gün ve gece geçirdim, erişemedim, kusuruma bakmayın. Ancak, düşüncenizle beni ziyadesiyle mutlu ettiğinizi, bilesiniiizzz!

 

Allah, genç yaştaki tüm arkadaşlarıma, 80 yaş ve ötesini, sağlık, huzur ve bereketiyle nasip etsin. Hiç, kaygı duymayasınız, erişilemeyecek bir yaş gibi görünse de, eskide kaldı o endişeler. Hayata sıkıca bağlananlar, bir çıkar yol buluyor elbet. Ya, armudun sapı, üzümün çöpünü irdelemekten yavaş yavaş uzaklaşın, hayatın akıcı kollarına severek bırakın kendinizi, ya da erken veda için, her şeye vıdı-vıdılanmayı sürdürüp, yaşanası zamanınızı zehir edin!

Kainat Anamız, o kadar büyük ve o kadar çeşitli karakterli insanları barındırıyor ki, hepsini anlayabilmek, çözebilmek, istekleriniz doğrultusuna yönlendirebilmeniz, hele hele değiştirebilmeniz mümkün değil! Bırakalım onu kodamanlar bugüne kadar geldiği gibi halletsinler, kendi yörüngelerinde döndürsünler. Bizler, cim karnında birer noktayız. Dünya meselelerinin çözümü, maalesef, bir şekilde bizlerden daha güçlü fanilerin elinde. İşin, en trajikomik olan kısmı, ilelebet yaşayacaklarını sanıyorlar...ömürlerini dopinglerle uzatabilirler, ama düşünemiyorlar ki, dünya bugüne kadar kimseye kalmamış, bundan sonra da kalmayacak. Her şey döngümüz neyi emrediyorsa, ona uygun olarak yürüyecek, ta ki, kıyamet denilen vakit vuku bulana kadar...

 

Kıyamet denilen şey var mı? Elbette ki var. Atlantisler, ve daha bilmediğimiz birçok gezegen nasıl battı? Bir gün Dünyamızın da, ışığı, enerjisi bitecek kuşkusuz, aç gözlü canavarların elinde. Yavaş yavaş, kuraklık, yaşam emarelerinin gitgide söndüğünü duyuyoruz, bilim adamları bas bas bağırıyorlar, ama şu, *benden sonrası tufan* umursamazlığımız var ya, işte o bitirecek insanlığı ve gezegeni....

 

Neyse, daha da negatif güçleri çağırmayalım, yaşadığımız müddetçe, bize bahşedilen hayatın tadını çıkartmaya devam edelim. Üzüntülerin, ardından sevinçler yaşanmasa, kayıpların ardından kazanç olmasa, Dünya'dan ayrılanların yerine yenileri doğmasa, sıkıntıların ardından ferahlamalar olmasa, bu güzel hayatın tadı tuzu nasıl olacaktı, hiç düşündünüz mü? Benimki de sual mi, pek tabii düşünmüşsünüzdür. Ancak, lezzeti tamamlamak için baharatları, tatlandırıcıları, kullanmak elimizde! Maharet, dozunu ayarlayabilip, ağız tadını, lezzeti bozmamakta! İşte, hayat mutfağının sırrı budur! Başka hiç bir şey değil.

 

Unutmayın, az çok tecrübelenen konuşuyor. 80 yaşın, verdiği güven ve azıcıkta şımartılmanın gölgesinde söylüyorum bunları. Vallahi, ister denersiniz, ister de haydi be deyip, hasıraltı yaparsınız. Ama, hala gücünüz el veriyorsa, Donkişotlar olarak, yel değirmenleriyle savaşın! Siz bilirsiniz, ama hayal kurmaktan asla vaz geçmeyin...olursa, sevinin, olmazsa da bir başka bahara deyip, sabrınızı güçlendirin...Hodri meydan!!!

 

 

  Bu yazı 624 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI