Emekliler ve devletin görevi

Türkiye açısından bağlayıcı olan uluslararası sözleşmeler ve diğer uluslararası belgeler, insan onurunu, ana ilke yani “ilkelerin ilkesi” olarak kabul etmiştir.

Yoksulluktan kurtulma ve korunma hakkı bu ana ilkeden kaynaklanan temel haklardan biridir ve bu hak insan özgürlüğünün ve insanın kimseye muhtaç olmadan yaşamını sürdürebilme bağımsızlığının vazgeçilmez koşuludur.

Anılan uluslararası sözleşmelere göre her insanın(emekliler ve tüm yaşlılar dahil) insanca yaşayabilmesi,açlık çekmemesine,yokluk içinde olmamasına,sağlığını koruyabilmesine,kendisini geliştirebilme olanaklarına sahip olmasına bağlanmaktadır. Bu ortamın ve olanakların sağlanması ise devlete düşen bir yükümlülüktür. Sosyal Devlet kavramı da buna dayanmaktadır.

Bu açıdan bakıldığında karşımıza yaşlı insanlarla ilgili iki boyut çıkmaktadır.Birincisi yaşlı insanın insanca yaşaması için gereken düzeyde bir gelire sahip olmasının sağlanması,ikincisi de gerektiğinde kendisine,kamu olanaklarıyla insan onuruna yakışan biçimde bakım hizmetinin sunulmasıdır. Her iki boyutta devletin yükümlülüklerini yerine getirmesiyle ilgilidir.

Sosyal Devlet ilkesi
Hemen belirtelim uluslararası sözleşmeler yanında anayasamızın sosyal devlet ilkesi ve sosyal güvenlik hakkı ile ilgili 2. ,60. ve 61. maddeleri Türkiye Cumhuriyeti'ne, yoksulluktan kurtulma ve korunma temel hakkını sağlama yükümlülüğü yüklemektedir.

Bu noktada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (beslenme,barınma,sağlıklı koşullarda yaşama,toplum yaşantısından kopmama) gibi temel ihtiyaçların karşılanmasına olanak tanımayan aşırı yoksulluğun,insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele olarak nitelendirileceğinin ilkelerini ortaya koyan kararları mevcuttur. Bu kararlarda yer alan ilkelerin yaşama geçirilmesi ise sosyal devletin,yaşlıların ve emeklilerin kendilerini güvende hissedecekleri çözümler geliştirip uygulamasını gerektirmektedir.

Ülkemizde TÜRK İŞ verilerine göre Şubat 2024 tarihi itibarıyla Ankara’da yaşayan 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 16.257 TL,yoksulluk sınırı ise 52.955 TL’dir.

Sonuç;

2024 yılı asgari ücretinin (17.002 TL) yoksulluk sınırının çok altında olması bir yana Hazine yardımıyla 10.000TL olan en düşük emekli maaşının açlık sınırının çok altında kalması vahim bir durumdur ve devletin sosyal devlet olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini göstermektedir. Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emekli olmayanlara “sosyal yardım” olarak ödenen 4.747 TL’lik 65 yaş aylığı bakımından daha da vahimdir.

Yaşantılarını sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları emekli maaşı ile sürdürmeye çalışan kıdemli yurttaşlar yani emekliler ve 65 yaş aylığı alanlar açlıkla pençeleşiyor,temel gereksinimlerini karşılayamıyor ve bu nedenle başkalarına muhtaç oluyorlarsa,bu da insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleyle yüzyüze kaldıkları anlamına gelmektedir.

İşte gerçek anlamda emeklilerin mücadelesini veren ve “DEMOKRASİ MÜCADELESİNDEN EMEKLİ OLUNMAZ” diyenlerin oluşturduğu DİSK Emekliler Sendikası( DİSK Emekli Sen) bu noktada önem kazanmaktadır.

Kurulduğundan bu güne dek emeklilerin ekonomik, demokratik mücadelesini veren DİSK Emekli Sen mücadelesini sadece bu platformda değil doğa, çevre, kadına şiddet, çocuk tecavüzleri ve hayvanlara kötü muamele konularında da gereken hassasiyeti göstererek mücadelesini sürdürmektedir.

Bu nedenledir ki toplumumuzun hassasiyetlerinin dikkate alınarak mücadeleye dönüştürülmesinin doğal bir sonucu olarak her geçen gün hızla çoğalmakta ve mücadele bayrağını hergün daha da yukarı taşımaktadır.

Yaşasın DİSK Emekli Sen!

Yaşasın örgütlü mücadelemiz!