Bugun...
SON DAKİKA

BU YAZIYI NEDEN PAYLAŞIYORUM

 Tarih: 21-03-2024 12:14:00
YAŞAR EYİCE

*- BİLİMİN ÖNEMİ

 

Okuyup öğrenmeseydim, aklımın ucundan bile geçmezdi.

Şimdi size üç ayrı kelime söyleyeceğim; Salyangoz, Silah ve İnsülin.

‘Ne alaka?’ diyenler vardır ama bu üç kelime aynı cümle içerisinde anlamlı şekilde bir araya gelecek anlatımım sırasında.

Önce gerçekten çok ilginç bir hayvan olan Koni Salyangozu’na göz atalım.

Hem de öyle böyle değil!

Bir kere adı üstünde salyangoz, yani oldukça yavaş hareket eden bir canlı...

Bir de yaşam alanının tropik, ılık denizlerin kumla kaplı zeminleri ve mercan kayalıkları olduğunu dikkate alırsanız, beslenmesi için gerekli olan çevresindeki tüm balıkların ondan kat ve kat hızlı olduğunu tahmin etmeniz de pek zor olmasa gerek…

Ancak ‘Koni Salyangozu’ hayatta kalabilmek için bir şekilde karnını doyurması lazım…

Şunu da ilave edeyim, bu salyangoz çeşidi bildiğimiz gibi vejetaryen değil.

Konunun derinliğine girdiğinizde; Deniz yosunu, börülce filan da Koni Salyangozu için muteber besinler değil belli ki…

Düşünürsek;  etrafından gelip geçen balıkları bu koşullar altında yakalayamayacağına göre ne yapabilir?

Tek çaresini söyleyeyim:

Avını sersemleterek yavaşlatmak!!!

Peki bunu nasıl yapıyor dersiniz?

İşte bu sorunun cevabı salyangozun akıl almaz kimya laboratuvarında gizli!

Bu arada belgesel meraklıları gibi Mimar Vildan Kara ile İpek Altınmakas’ın da merakını gidereyim:

 

*- ETKİN SİLAH İNSULİN!

 

Anlatmaya çalıştığım (Koni Salyangozu’ karnını doyurmak istediğinde en etkin silahını devreye sokuyor: İNSÜLİN

Evet doğru okudunuz, insülin…

Koni Salyangozu, avlayacağı balığın yanına bol miktarda çok hızlı etkili insulin salar.

Balık sudaki oksijeni solungaçlarından süzerken, aynı zamanda çevresine bırakılmış olan insülini de solumuş oluyor.

Buna bağlı olarak ihtiyaç dışı insülin alımını takiben kan şekerinde ani bir düşüş meydana geliyor.

İşte bu durum balığın hipoglisemik şoka girmesine sebep olur…

Bunun ardından Koni Salyangozu salına salına balığa yaklaşır ve sersemlemiş balığa güçlü bir zehir enjekte ederek öldürür…

Akıl alacak gibi değil, değil mi?

 

*- SADECE ARAŞTIRMA

 

Yazının başında üç sözcükten söz etmiştim; koni salyangozu, insülin ve silah!

Bunları bir araya getirmek kolay mı?

Kim yapabilir?

Söyleyeyim:

Utah Üniversitesi’nden Prof Baldomero M. Olivera liderliğindeki bilim insanları, ‘Koni Salyangozundan’ elde edilenin eşsiz bir insülin türü olduğunu belirtiyorlar.

Hatta, çalışmanın sonuç kısmında, ‘Bu mini-insülin herhangi bir hayvanda tanımlanan herhangi bir insülinden çok daha hızlı etkilidir’  şeklinde bir ifade kullanmışlar…

 

*-  NASIL OLUYOR

 

Meraklılar için devam edelim:

İnsülin Nedir?

Bundan sonrası Uzman Doktor M. Kemal Başak’ın işi…

İnsülin, vücudun enerji için gıdalar ile aldığı şekeri (glikoz) kullanmasını veyahut ileride kullanmak üzere depolamasını sağlamak için pankreas tarafından üretilen bir hormondur,

Bir başka ifadeyle, insülin kan şeker seviyelerini kontrol etmeye yardımcı olur.

Çünkü gıdalarla aldığımız glukozun enerji olarak kullanılabilmesi için hücrenin içine girmesi gerekir, yani kandaki glukozun, hücrelerin içine girmesini düzenleyen ana mekanizma insülindir…

İnsülin yeterli seviyede değilse ya da etkisine karşı bir direnç varsa kan şekeri yükselir.

Ve kişide diyabet gelişir…

Bu durumu düzeltmek için de hastanın klinik durumu ve ihtiyacına göre, dışarıdan insülin takviyesi de dahil olmak üzere farklı tedavi seçenekleri kullanılmaktadır.

‘Diabetes mellitus’ hemen hemen herkesin bildiği gibi şeker hastalığı anlamına gelen Latince bir terimdir,

Bu hastalığın isim babası Kapadokyalı Aretaeus ‘dur.

 

*- TERİMİN KULLANILMASI

 

Antik çağlardan beri kullanılan ‘Diabetes’ sözcüğü ‘geçiş’ veya ‘akış’ anlamına gelir.

Şeker hastalığının bu ismi almasının nedeni, hastalığın belirtilerinden biri olan yoğun idrar çıkışıdır.

‘Diabetes’ terimiyle birleşen ikinci kelime ise ‘mellitus’…

‘Mellitus’ kelimesi Latince kökenlidir ve ‘bal’ anlamına gelir.

İlginç bir şekilde, şeker hastalarında şeker atılımına bağlı olarak idrarda tatlı bir tadın olması, bu terimin kullanılmasının sebeplerinden biridir.

 

*- İNSÜLİNİN KEŞFİ

 

Diyabet tedavisinde insülin ilk defa 11 Ocak 1922’de 14 yaşındaki Leonard Thompson’ da kullanılmıştır.

O güne değin çaresiz ve ölümcül bir hastalık olarak kabul edilen diyabet, insülin sayesinde yönetilebilir bir hastalığa dönüştü.

Geçen yüz yıllık zaman zarfında hem insülin çeşitliği artarak farklı ihtiyaçlara cevap verir hale geldi,

Hem de Tip 2 Diyabet tedavisinde birçok yeni ve yenilikçi ilaçların keşfine imza atıldı.

 

*- BİR ASIR SONRA

 

Şimdi konuya Dr. Cüneyt Yardımcı’nın araştırması ile devam ediyoruz:

Ve insülinin keşfinden bir asır sonra bir araştırma ekibi, ‘Koni Salyangozundan’ şu ana kadarki en küçük ve tamamen işlevsel versiyonunu geliştirdi…

Nature Structural and Molecular Biology dergisinde yayınlanan çalışmada, Koni Salyangozu ve insan insülininin birçok ortak biyokimyasal özelliğe sahip olduğunu paylaşıldı.

Ayrıca salyangozdan elde edilen form, günümüzde mevcut olan en hızlı etkili insan insülininden daha hızlı etki göstermektedir…

İnsan insülininin kan şekeri düzeylerini etkilemesi yarım saat kadar sürebilirken, araştırmacılar salyangozdan elde edilenin anında etki gösterdiğini (instant) ifade ediyor…

Araştırma ekibi, insanlarda kullanılabileceği umuduyla bu konu üzerinde çalışmalar başlattı…

İlk bulgu olarak insan insülininden daha az etkili olduğu ve tek başına bugün kullanılan sentetik insülinin yerini alamayacağı sonucuna vardılar.

Çalışmalarını devam ettiren ekip, bu sefer yeni molekülünün hızlı etkili özelliği ile insan insülininin gücünü birleştirerek kombine bir insülin versiyonunu sentezlemeyi başardı.

Yeni insülini fareler üzerinde test ettiler ve tıpkı gerçek insan insülini gibi çalıştığını ancak çok daha hızlı etki gösterdiğini buldular.

Bilim adamları buna ‘mini-insülin’ adını veriyor.

Mini-insülin ile yapılan hayvan çalışmaları gelecekte diyabet tedavisi için oldukça umut verici olsa da, henüz insanlarda kullanımı oldukça uzak görünüyor…

Bununla birlikte her yeni tedavi ajanında olduğu gibi, mini-insülin adlı yeni insülinin etkililiği ve güvenliliğini belirlemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var!!!

Şu aşamada, bu keşfi çok da heyecanlanmadan, ancak yine de umut verici bir gelişme olarak izlemek gerekiyor.

 

*- BİLİMİN DİYALEKTİĞİ

 

Sonuç olarak, iyi ki bilim var!

Ve bu işin bir diyalektiği var.

Kendi araştırma metodolojisi olduğu gibi, aynı zamanda çok sıkı etik kuralları var.

Bu işler komplo teorisyenleri ve sağlık pazarlamacılarının yaptığı gibi ‘Ben yaptım oldu’ veyahut ‘Bana göre, bence…’ ile başlayan cümleler kurmakla olmuyor…

İyi ki bulma, anlamlandırma, keşfetme ve ilişkilendirme arzusunu diri tutan bilimsel merak var…

Aksi halde, ‘salyangoz, silah ve insülin’ kelimelerini aynı cümle içerisinde kullanabilme ihtimali söz konusu olamazdı…

Bu yazıyı neden paylaşıyorum;

Hani ‘Bilim’i hafife alanlar, yok sayanlar var ya, belki bir parça da olsa okumaya ve düşünmeye başlayıp gerçekleri görebilirler, diye…

 

  Bu yazı 972 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI