Bugun...
SON DAKİKA

FENERBAHÇE VE OLMAZSA OLMAZI GÜNCEL SİYASET

 Tarih: 18-02-2024 10:55:00
RUHİ ÇİLEK

Fenerbahçelilerin genel bir davranış modeli vardır, bu kim olduğuna, ne düşündüğüne, dünyayı nasıl analiz ettiğine asla ve kat’a bağlı değildir, onlar Fenerbahçelidir ve davranışta tek tip esastır… Çok büyük bir çoğunluğu Nasrettin Hoca müridi gibi; “dünyanın merkezi neresi sorusuna, ayakların dibini işaret ederek cevap verirler”… Ve onlar için tüm dünya kendilerine ait olmasa bile sadece siyah ve beyazdır… Şimdi ben onlara bir Fenerbahçe siyaset ve sosyolojisi yapacağım kafaları pırıl pırıl olacak lakin eminim ki Huntington tavrını yine de terk etmeyecekler… Hülasa onlara göre “Fenerbahçe ve diğerleri”… Anlatırlar da anlatırlar, bitmez tükenmez… Varsa yoksa; diğerleri ve hükümet, diğerleri ve derin futbol, diğerleri ve şike… Esasen tam da kendileri bu işin merkezindedir, tıpkı hedefe koydukları gibi… Yahu dünyada ne iyi gidiyor ki futbol iyi gitsin demezler, Fenerbahçe sütten çıkmış ak kaşık, diğerleri tukaka… Hülasa bu mağduriyet hikâyesi asla ve kat’a nihayetlenmez… Ve onlar da bundan nemalandıkça da nihayetleceğini hiç zannetmiyorum.

Şimdi kurulduğu günden itibaren kendileri ve güncel siyaset ilişkilerine, gerek Başkanları gerekse de Fenerbahçeli olduklarını ya da taraf olduklarını beyan etmekten hiç çekinmeyenlerin listesini yayınlarsak belki utanırlar azıcık… Mesela varsa yoksa onlara göre Haluk Ulusoy, vay Galatasaray’lı imiş, peki Şenez Erzik nereli imiş, sus pus… Peki, Fürüzan Tekil hangi takımı tutarmış, ses seda yok… Siz hiç Galatasaray çevrelerinde üstelik de her türlü söz söylenebilecek iken Şenez Beye söz söylendiğini duydunuz mu? Mesela Şenez Bey döneminde hakem yapılanlarla Fenerbahçe şampiyonluklarını hiç saydınız mı? Maksat karşı taraf gönenmesin, tek istek bu… Neyse uzatmadan, başlayalım, Fenerbahçe ve siyaset ve dahi ilerisi muhabbetlerine…

 

İttihat ve terakki Fırkasının devr-i iktidarında en önemli kurum olan “Hicaz Demiryollarının” Genel Müdürünün Fenerbahçe’nin ilk kulüp binasını yaparak başkanlığı hedeflemesi… Talat Paşa sadrazam olunca da Nafia Nazırı olan Genel Müdür Hulusi Bey Fenerbahçe Başkanlığında oturuyordu… Gerçi bir evvelki dönem Şehzade Osman Efendi kulübün başkanlığını üstlenerek devlet gücü ile irtibat tesis edilmiş olsa dahi asıl siyasi irtibat, iltisak ve ittihat Hulusi Bey ve Talat Paşa devrinde kopmaz ve ayrılmaz bir bağ haline gelmiş görünmektedir. Gerçi bilahare Talat Paşa başka ve değişik manevralara savrulsa dahi bu vaka tarihe kaydedilmiştir. Bilahare; Şehzade Ömer Faruk Efendi Fenerbahçe başkanlığı yapar, ne var bunda canım denir, geçilir…

 

Varsa yoksa Mesut Yılmaz Galatasaraylı idi köpürtmeleri, yahu Şükrü Saraçoğlu ne idi, bir adım ötesi, hem Başbakan, hem de Fenerbahçe kulüp Başkanı… Olsun ama o normal… O tarafsız idi… Neden çünkü Fenerbahçelidir, ne yapsa yeridir… Oysa tarihte nerede var, hem Başbakan, hem kulüp Başkanı, var mı bir başka misali… Mustafa Kemal Atatürk Fenerbahçeli ama normal… Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk Fenerbahçeli, lakin normal… Bazı Fenerbahçeli futbolculara “özel af” çıkarılacak “vukuatı adiyeden” sayılacak… Ne önemi var canım… Turgut Özal Fenerbahçeli olacak, Fenerbahçe’nin her şeyi ile ilgilenecek lakin bacanağı Ali Tanrıyar mesele edilecek… Milliyet Gazetesinin kurucusu, İsmet İnönü ile Lozan heyetinde yer alan Ali Naci Karacan Fenerbahçe Başkanı olacak, normal… Pes kelimesi bile durumu kurtaramıyor…

Spordan sorumlu Devlet Bakanı Şükrü Erdem Fenerbahçeli ama olsun canım o kadar da… Maliye ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin Fenerbahçeli mesele değil şüphesiz… Ticaret Bakanı Teoman Köprülüler Fenerbahçeli, ne var bunda… Gençlik ve Spor Bakanı Ali Şevki Erek Fenerbahçeli… Turgut Sunalp Fenerbahçeli, ne önemi var… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fenerbahçeli, herkes bir takım tutar denilecek…  Belediye Başkanı Bedrettin Dalan,  Fenerbahçeli, normal… Adalet Partisi İstanbul İl Başkanı Faruk Ilgaz aynı zamanda Fenerbahçe Başkanıdır lakin ne gariplik vardır ki, burası Fenerbahçe Cumhuriyeti… Ama Fenerbahçelilere göre siyaset ile iç içe değiller… Doğru ne diyelim…

Genelkurmay başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt; “sarı-lacivert kukuleta da giyerim, flama da şaklatırım, her türlü uğuru da yaparım.” diyecek normal… Deniz Kuvvetleri Komutanı Hilmi Fırat Fenerbahçeli, Başbakan Bülent Ulusu Fenerbahçeli… Komutan Atila Kıyat Fenerbahçeli… Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu Fenerbahçeli ama olsun bu normal bir şey, Kara Kuvvetleri Komutanı Eşref Akıncı Fenerbahçeli… Genelkurmay başkanı İsmail Hakkı Karadayı Fenerbahçe kongre üyesidir, ne var bunda. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun da Fenerbahçeli. Genel Kurmay Başanı Orgeneral İlker Başbuğ ile Jandarma Genel Komutanı Orgeneral ve Genel Kurmay Başkanı Işık Koşaner Fenerbahçeli, Deniz Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan Fenerbahçeli lakin tüm bunlar normal… Orgeneral Necip Torumtay Fenerbahçeli… Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur Fenerbahçeli, hem de ne kıyakları var akıllara ziyan… Hava Kuvvetleri Komutanı Halil Sözer Fenerbahçeli ama normal, Deniz Kuvvetleri Komutanı Nejat Tümer Fenerbahçeli ama normal… Ne diyor darbeci General Kenan Evren kasım kasım kasılarak; “milli güvenlik kurulunda Fenerbahçe olarak biz 4-1 galibiz”… Susurluk davasının en önemli figürü Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ, Fenerbahçe Yönetim Kurulu üyesidir lakin normal siz yine de Galatasaraylı Mehmet Ağar’a bakın…

Nihat Özdemir taraflı değil lakin TFF başkanı, bu kadarına da pes vallahi… TFF Başkanı ve Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Fürüzan Tekil olunca her şey normal… Abdullah Kığılı hem TFF Başkanı hem FB yönetim kurulu üyesi olsun, o kadar su kaldırır, denilsin…

Sivasspor Başkanı FB kongre üyesi ama önemli değil, Bursaspor Başkanı Levent Kızıl Fenerbahçe kongre üyesi lakin normal, vallahi yoruldum saymaktan… Galatasaraylı denilerek Fenerbahçe medyasının afişe ettiği hakemler Oğuz Sarvan ve Ali Aydın kıdemli ve acımasız Galatasaray düşmanıdırlar lakin propaganda bitmez… Tüm bunlara rağmen, bu Fenerbahçe hep mağdur… Bu yazıyı aslında mart ayında yayınlamak gerekirdi lakin kediler artık Şubatta da faaliyette olunca benzerliklerine binaen Şubat ayında yayınlıyorum…

“Taraftar çilesiyle, futbolun dramıyla, yönetici çalkantısıyla, siyasal iktidar bağlantısıyla, patron egemenliğiyle, çekişmesiyle, kavgasıyla, ama bu arada güzel şampiyonluklarıyla yazılan bir tarihi, çerçevesine oturtmak gerek.” diye anlatıyor tüm bunları Yalçın Doğan, “Fenerbahçe Cumhuriyeti” kitabında… Esasen Fenerbahçe hep “paralel iktidardır”… Mesela, tek parti gitti, siyasi rüzgâr değişti behemehâl Fenerbahçe Başkanı değişti, şimdi moda Demokrat Parti ve Başkan da milletvekili Osman Kavrakoğlu, denildi yüz kızartmadan… Demokrat Parti Grup Başkanvekili Agah Erozan da Fenerbahçe Başkanıdır lakin normal kabul edilmelidir… Sevsinler sizin empatinizi…

Medyanın kalemşor ve ünlüleri; mesela Uğur Dündar, Ertuğrul Özkök, Şansal Büyüka, Togay Bayatlı, Kemal Belgin Fenerbahçeli, ama normal görülmeli… Bunlar ne mi yapmışlar? Merak edenler “Fenerbahçe cumhuriyeti” kitabını okuyacaklar

Kenan Evren; “gözlerini uzaklara dikerek “hiç unutmam” diye söze girdi. “Bir gün yine Fenerbahçe’nin bir antrenmanına kaçak girmiştik arkadaşlarla, oradaki yöneticiler ve futbolcular da bizi kovalamaya başlamıştı. Futbolculardan Esat da beni yakaladı ve bana bir tokat attı, ama ben yine de Fenerbahçe’den vazgeçmedim, zaten Fenerbahçe’den vazgeçmeyi de düşünmedim hiç, ben Fenerbahçeliyim.”

“Fenerbahçe’nin böylesine popülerliği ve her kapıyı açan sihri karşısında varlıklı insanlar, ister istemez toplumda kendilerine bir yer edinmek için Fenerbahçe Kulübü’nü seçiyordu…” diyor meşhur gazeteci Yalçın Doğan “Fenerbahçe Cumhuriyeti” kitabında… Bence de, bir tarafı ile desteklenen ve kollanan Fenerbahçe öne çıkıyor, bir taraftan da Fenerbahçe öne çıktıkça bundan faydalanacak insanlar da orada birikiyor, öyle de böyle de büyük bir birikim söz konusu… Fenerbahçe belki kuruluşunda “halkın takımı” takdimi ile kurulmuş olabilir lakin kısa sürede böyle olmanın ve anılmanın bir faidesinin olamayacağı gerçeğinin tespit ve teyidi ile behemehâl çark edip kaptan köşkünü daima Şehzadelere, Nazırlara, Başbakanlara, Bakanlara tahsis ve teklif etmenin cihad-ı hidayetine nail olmuştur. Bilahare de mezkûr iltisak ve irtibatın alenen tatbikatının mahsurlarının tespiti veçhile taktik ve strateji değişikliği ihdası marifetiyle de bol paralı, siyasi mülahazaları farklı olmasına rağmen devletin tepesi ve derinliği ile sıkı temas ve irtibat halinde olanlar tercih edilmiştir. Yukarıda bahse konu muhteremlerin tamamı beyan edilememiştir eksiklerim ve ilave manasında merak gidermek talebinde olanlar için kütüphaneler ve ansiklopediler hizmete girmiştir… Ve maalesef Fenerbahçe’nin açtığı bu yoldan, hikmet, himmet ve irade devşirmek arzusunda bulunan başta da Galatasaray ve Beşiktaş olmak üzere tüm kulüplerimiz nemalanmışlardır… Nihayetinde meşhur Türk büyüğü Fatih Terim’in ifadesi ile; “biz ne ara bu hallere geldik”… Bu yola çıkanların bu hedefe varacakları sanki sürprizmiş de, konuşuyorlar… Peki; Fenerbahçeli yetkililer Fenerbahçe lehine ilgili yerlerde girişimde bulunmuşlar mıdır? Bilemem… Lakin Fenerbahçeliler kadar diğer takım yetkilileri de girişimde bulunmuştur, diyebilirim…

Evet; “Fenerbahçe Cumhuriyeti” kitabı yazarının “Son yıllarda devlet ile Fenerbahçe’nin ilişkileri, eskisi gibi, iç içe olmaktan çıkmıştı. Tek başına Fenerbahçe’yi kollamak, çok göze batar olmuştu. Zaten futbolun evrensel ilkeleri yavaş yavaş Türkiye’de de, benimseniyor, kuraldışı ilişkiler tek tük örneklerle sınırlı kalıyordu.” tespiti ile bitirelim. Esasen bu konu çok verimli ve örneklenmesi en kolay konudur, bitmez… Çünkü Fenerbahçe’nin özellikle kamera ve kayıt sistemlerinin olmadığı dönemde yaptıkları şampiyonluklarına ve kupalarına yansımış durumdadır… Ama hepsi yerli ve milli sözde başarı, neden mi, işte öyle… Tüm bu ucundan değinip anlattığım hikâyelere kronolojik bakarsanız, futbolun irtifa kaybetmesine yönelik her türlü girişimin önce Fenerbahçe tarafından gerçekleştirildiğini göreceksiniz, sonra mı? Tabii ki diğer takımların elleri armut toplamıyor, kötü de olsa aynısını yapmaya başlıyorlar… Kendi davranışlarını başka takımlardan görünce de tam bir keçinin koyun ithamı edası ile “poposu görünüyor” teraneleri… Yahu bi geçin bunları gayri… Son olarak Fenerbahçe’ye sınırsız ve sorumsuz destek ve servis veren Fenerbahçeliliğini unuttuğum muhteremler de haklarını helal etsinler…

 
  Bu yazı 490 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI