Bugun...
SON DAKİKA

KATİL MEZUN EDEN HOCA!

 Tarih: 22-03-2024 09:18:00
YAŞAR EYİCE

*- SEN KATİL MİSİN?

 

Derece ile girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi Mühendislik fakültesi son sınıfına geldiğinde, annesinin ‘Bizim eve bir mühendis yeter, bir de doktor lazım’ sözü üzerine Ege Üniversitesi Tıp Fakültesine kaydını yaptıran Bornovalı Dr. Ali Kertiş anlatmıştı:

‘İstanbul Teknik Üniversitesi'nde, henüz 19 yaşında, ikinci sınıf öğrencisi olarak kafası bir karış havada gezen birisiydim.

Bir gün, çok değerli bir ‘mukavemet’ akademisyenimizin dersindeydim.

Değerli hocamız, öğrenciler tarafından korkulan biriydi.

Herkes, kendisinin çok gaddar ve acımasız olduğu için şikayet ederdi.

Düşünün ki ara sınavdaki sınıf ortalamaları 100 üzerinden 15-20 gibi seviyelerde çıkıyor.

Dediğim gibi, sınıftaki herkes gençlik yıllarının başında, aklı fikri eğlencede olan gençlerdik...

 

*- VİRGÜL YÜZÜNDEN

 

Bir gün, bir arkadaşımız isyan etti:

‘Sayın hocam, bize o kadar düşük notlar veriyorsunuz ki ortalamamız düşüyor. Hevesimizi yitiriyoruz!’ diye.

Hocamız derin bir nefes aldı ve cevapladı:

‘Haksızlık mı yapıyorum? Buna mı itirazınız var?’

Arkadaşımız biraz laubali bir şekilde ‘Gidiş yolumuz doğru olan sorularda, bir virgül kaydırdık diye sıfır puan veriyorsunuz’ diyerek serzenişte bulundu.

Hocamızın yüzü aniden gerildi ve birden haykırmaya başladı:

‘Demek virgül yüzünden puan kırıyorum?!’

 

*- HALEN ÖFKELİYDİ!

 

Hocamız;

‘Hiç kimse sınıftan çıkmayacak.

Hepiniz burada bekleyeceksiniz.

Eğer sınıftan çıkan olursa; dersten bırakırım’ diye sözünü bitirdi ve bir hışımla sınıftan dışarı çıktı.

Hepimiz şaşkın bir şekilde birbirimizin yüzüne bakıyorduk.

Ne olacağı hakkında hiçbir fikrimiz yoktu.

Sonra aniden sınıfın kapısı açıldı ve de elinde kocaman bir slayt makinesi ile içeriye girdi.

Şaşkın ve korkulu bir şekilde kendisini izliyorduk.

Hemen bir kutu slaytı hızlıca makineye yerleştirdi.

Halen sinirle soluyordu ve sınıfa tekrar seslendi:

‘Hiçbiriniz dışarıya çıkmayacak!’

Ekrana gelen ilk görüntüde, kalorifer peteği altında sıkışarak can vermiş bir vatandaşımız vardı.

Az önce meraklı ve uğultulu olan grubun sesi bıçak gibi kesilmişti. İğrenerek yüzünü dönenler, ağlamaya başlayanlar, hatta kusan bir arkadaşımız dahi olmuştu.

Bir sonraki slaytta ise; deprem göçüğü sebebiyle patlayan bir kazan dairesinden fışkıran sular sebebiyle vefat eden bir yatakhane dolusu ortaokul öğrencisi vardı.

Hocamız, buz kesmiş sınıfa doğru döndü ve sesini bir ton yumuşattı. Ama halen öfkeliydi.

‘Soralım bu zavallı vatandaşlarımıza, virgülün yeri neresiymiş...

 

*- KAYAN HAYATLAR!

 

‘Gidiş yolu doğru olan herkesi mezun etmemiz gereken bir kurum olmamız lazım aslında.

Ne de olsa iyi niyet var değil mi?’

Sonra aniden elindeki tebeşiri tahtayı fırlatıp parçalattı.

‘Ben o iyi niyete tüküreyim!

Siz nerede olduğunuzu, ne okuduğunuzu sanıyorsunuz?!

Çocuk oyunu mu?

O virgül yüzünden insanlar ölüyor.

İstersen onlara soralım Tolga (isim uydurulmuştur) efendi.

Belki sana puan verirler.

Gidiş yoluymuş.. Yolunuzun belasını versinler...

Eskiden sizin yaşınızdaki insanlar, savaşta tünel kazıyorlardı, siper yapıyorlardı, köprü yapıyorlardı.

Mühendishane bu yüzden kurulmuştu.

Okuduğunuz okulu hobi olarak görüyorsanız; yarın derhal kaydınızı alın bu okuldan.

Gidip eğlenin istediğiniz yerde.

Bu meslekte kayan şey, virgül değil hayattır.

Senin bir anlık ihmalin, yetersizliğin, bu slaytta görmüş olduğun suçsuz insanların ölümüne neden olacaktır.’

 

*- HER MESLEK KUTSALDIR

 

‘Bir virgül yüzünden’ diyerek zayıf not aldığımız hocamız, sinirli konuşmasını şöyle sürdürüyordu:

Sen sadece’ doktorluk kutsal’ bilirsin.

Her meslek kutsaldır!

Yaşayan ve yaşatan herkes kıymetlidir.

Siz bu ülkenin aptal gençliği değilsiniz.

Siz umutsunuz!

Siz geleceksiniz!

Biz elimizden geleni yapmaya çalıştık ama olmadı.

Belki siz başarırsınız diye yırtınıyorum.

Bir umudum var sizden çocuklarım.

Benim tek istediğim, tıpkı cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi, protokolde validen önce gelen, halkın bir öğretmen ve bir doktor kadar sevdiği mühendisleri yetiştirmek.

O mühendislerin, kendilerine sevgi ve saygı duyan insanları, tüm bilim ve ahlak ile korumaya çalışmalarıdır.

Bu vatanın yetiştirdiği insanlar olarak, bu vatana sahip çıkmanızdır. Sizler çocuk değilsiniz.

Derslerinize iyi çalışmanız ve de kendinizi hep geliştirmeniz lazım.

Puan için yalvaran değil, muasır medeniyetler için çabalayan insanlar olmanız lazım.’

 

*- KATİL MİSİN TOLGA?

 

Sonra Tolga'ya döndü ve ‘Sen katil misin Tolga?’ diye sordu.

Tolga'nın gözleri halen yatakhanedeki ölü çocuklara bakıyordu.

Hepimiz gibi onun da boğazı düğümlenmişti ve ağlamaklıydı.

Titreyerek ‘Hayır hocam!’ diyebildi.

Ve sonra sayın hocam hiç unutmayacağım şu sözleri söyledi:

‘Beni bir katilin hocası olarak andırmayın.

Bana ‘gaddar!’ diyebilirsiniz...

Bana ‘acımasız!’ diyebilirsiniz...

Ama bana ‘Bir katili mezun etmiş hoca!’ demeyin, dedirtmeyin.

Bu benim sizden tek isteğim ve vasiyetimdir.’

Şimdi tüm belediyelerde aynı konu ele alınıyor.

‘Deprem’

Bu felaketle mücadelede herkese tabii ki öncelikle mühendislerimize ve inşaat çalışanlarına düşüyor.

Dr. Ali Kertiş de, Prof. Dr. Sakine Eruz’dan aldığı bu yazıyı bizimle paylaşarak önemli bir noktaya, daha doğrusu virgülün bile ne kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor.

 

 

 

  Bu yazı 992 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI