Bugun...
SON DAKİKA

İZSU SALLAPATİLİĞİ

 Tarih: 12-06-2023 09:59:00
RUHİ ÇİLEK

Vatandaş; İZSU denen kerameti kendinden menkul muhteremlerin yönetimindeki kuruma başvuruyor, bulunduğum adreste atık su def etmek için tarafınıza ait bir kanalizasyon şebekesi yok, maalesef şu yüzyılda halen “fosseptik” kullanıyor ve bilahare de vidanjör marifeti ile def ediyoruz. Bu durumda bile tarafımıza kanalizasyon şebekesi varmış gibi “atık su bedeli” tahakkuk ettiriyorsunuz, sonra yine delaletiniz ile sağolun piyasaya görece ucuz vidanjörlere de para alıyorsunuz. Ya atık su bedeli almayın, ya vidanjörler bedava olsun diyoruz, gülüyorsunuz… Aaaa, belki sizin tarafta bazı akıllı çocuklar çıkıp “kanalizasyonu olmayan bölgede ev yapmasaydınız” diye düşünüyor olabilir. Toptan cevap babından olsun, kimse münasip yerinden uydurup ev yapmıyor, siz imara açıyorsunuz, toprakların %45’ine el koyuyorsunuz, sizi şereflendirdik adı altında, sonra inşaata başlayınca da bilahare müteahhitlerinize ödeyeceğiniz bedelleri abuk subuk çarpanlarla olabildiğince abartıp tespit edip, %25’ini avans olarak tahsil ediyorsunuz. Bunları hep biliyoruz ve tam da bu yüzden öncelikle kanalizasyon şebekesi olmamasından, sonra atık su bedeli tahakkuku nedeni ile ve sonra da üstüne üstlük vidanjör bedeli ödemekten usandık ve yıldık. Ve yine biliyoruz ki, tüm bu yaşananlar yerelde de genelde de hep sizin umurunuzda olmamasından ve bizim de hafıza problemimiz olmasından mütevellit… Biz az sayıda da olsak, sakın bilmediğimizi ve unuttuğumuz zannetmeyin… Bizi aptal zannedenlerin bizatihi kendileri aptaldır.

Böylesine bir talep ile mezkûr idareye müracaat ediyor vatandaş ve “binbir dereden su getirme” fantezi ve yalpası ve yanpası ile cevaplıyorlar, yok şu yönetmelik, yok şu kanun yok bu yönetmelik yok bu kanun diyerek kafaları karıştırıyorlar… Esasen kendi kafaları, haksız tahsilatı haklı kılmaya kodlanmış ve şartlanmış ya, tam da bu yüzden karmakarışık… Muhtemelen meslektaşlarım ve kişi olarak değerli hukukçuların da görüşleri alınarak bu savunma yapılmıştır, eğer böyle ise daha da bir garabet durum söz konusu… Bilmiyorlar desem yakışıksız, hak gözetmiyorlar desem fazla abartılı, bilerek yapıyorlar desem fazla siyasi, görmüyorlar desem fazla tıbbi bir teşhis olacak, lakin ve galiba hepsi…

Muhteremler; “İdarenin Tarifeler Yönetmeliğinin madde 5-1’ini” referans göstererek “su abonesi, İZSU’nun su ve kanalizasyon hizmetlerinden birlikte yararlanan veya kanal bağlantısı olmayıp yalnızca su hizmetlerinden yararlanan abonelerdir. Bu tür abonelere su satış tarifesi ile kullanılmış suların uzaklaştırılması tarifesi birlikte uygulanır” hükmü bulunmaktadır diye buyurmaktalar. O zaman yönetmeliğinizi, İZSU Genel Kurulunda yönetmelik değişikliği önerisi getirerek değiştirin “su versek de vermesek de, vermiş gibi tarife uygulanır” hükmünü getirin, size daha bir kolaylık olur, sonraki ihalelerde bütçesel olarak eliniz rahatlar, güçlenir, daha güzel ve faydalı ihaleler gerçekleştirirsiniz. Size göre nasıl olsa sizin genel kurulunuz var ve onlar ne karar verirse doğrudur behemehâl uygulanmalıdır, “Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı”, “Tüketici Mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemeleri” kararları mı, “onların ne önemi var, mühim olan insanlık” değil mi? Genel Kurul üyeleri bunları bilir mi, bilmez mi, ben bilemem de siz iyi bilmelisiniz ve bilirim ki iyi bilirsiniz… Sizin hukukçularınız yok mu? Bunlar görüş bildirmez mi? Başkalarını suçlarken “tek adam, tek adam” diye tepinirsiniz, ama siz de tek adamınıza “olur mu efendim, bunlar tekmili birden anayasa ihlalidir” diyemezsiniz… Demezsiniz, çünkü sizin de çocuklarınız var, sizin de aileniz var, hülasa istikbaliniz var ve istikbal göklerdedir… Arş-ı ala’ya yükselmenin yolu, bütçedir ve bütçenin tek kaynağı “anayasaya aykırı olsa bile” halktır, vatandaştır. Gerisine yönelik her türlü mütalaa ve mülahaza beyhudedir. Aslolan para ve bütçe, onunda adresi belli… Aaaa birileri de çıkıp yahu su bedelinin yarısıdır, ne diye afra tafra yapıyorsun diye bana çatabilir, vallahi sesim çıkmayacak ama şu vidanjör bedeli ve şu “halkımızın yararına ve sağlığa dair” ve dahi “biz ki taa kavli beladan halkçıyız” diye ağır abi edalı başlayan nutuklar var ya ona katlanmak mümkün değil, aksi olsa vallahi de billahi de kuyruğumu kısıp oturacağım… İlaveten de bu bir prensip meselesidir, yoksa aritmetik figürler üzerinden konuşulacak bir mesele değildir, konuşulacak olursa da en az sizin kadar aritmetik bilirim. Benim bildiğim içinde azıcık “halkçılık” hissiyat ve fikriyatı taşınılıyorsa behemehâl vatandaşın anayasal hakkına saygı duyulur ve “verilmeyen hizmete tarife uygulanmasına” son verilir… Peki, verilir mi, verilmez, nereden mi anlıyorum, elimizde, aynı zamanda onlarında elinde onlarca mahkeme kararı olmasına rağmen sadece mahkemeyi kazanan aboneye karar uygulanmaktadır. Oysa mademki “halkçısınız” ve mademki böylesine bir mahkeme kararı var, aynı dertten muzdarip her aboneye müteallik bir karar alsanız ya, şu meşhur genel kurulunuzda… Olur mu? Zinhar, nasıl olsa konu ile ilgili mahkeme kararı almak mahkemelerde kolay olsa bile süreç pahalı, avukat, bilirkişi, zaman vs. vs… Efendim birileri de çıkıp, yahu bu abilere fazla iddialı yaklaşıyorsun da, diğerlerine neden bir şeyler demiyorsun diyebilir… Vallahi ben ne yapayım karşı mahalledeki abiler sizin kadar iddialı halkçı olduklarını söylemiyorlar hatta “ne kadar ekmek o kadar köfte” teraneleri ile ilerliyorlar…

Ne bekliyorlar acaba bu kerameti kendinden menkul yöneticiler, atık suları yola salıp, koy verip isyan başlatmamızı mı bekliyorlar? Ne bekliyorsunuz bu kadar sabrettik bu kadar sustuk bu kadar içimize attık… Yahu bilmem nerelerde partinize propaganda katkısı sunacağım diye çırpındığınızın % 10’nu kadar asıl görevlerinizi yapsa mı idiniz acaba? Şarkıcı getirmeye, şenlik düzenlemeye, 38. kuşaktan ilgili ve ilgisiz yardım taleplerini karşılamaya, abuk subuk sportif faaliyetleri desteklemeye, zevk-ü sefaya bulunan bütçeler bir türlü direk sağlık ile ilgili, direk vatandaş ile ilgili işlere bulunamıyor… Hemen bütçe, plan, proje, karar, zaman vs gibi şartları öne sürmek kolay, peki kardeşim bu bütçeyi, kararı, planı, projeyi kim yapacak, bu bizi yönettiğini zanneden muhteremlerin anlattıklarına bakılırsa zannedersiniz ki görev zinhar onların değil de “Sakız Belediyesinin”… Ya kardeşim “vermediğiniz hizmetin bedelini tahsil ediyorsunuz”, bunda anlaşılmayacak ne var ki… Çağdaş “Deli Dumrul” durumundasınız… Hala çıkmış gak guk edip duruyorsunuz…

Size kızıyorsam da beni affedin, kızmak gibi aptal bir huyum oluştu, niye bilmiyorum, vallahi biz 2 abuk kutuptan birini seçmek zorunda kaldığımız, iki araya sıkıştığımız ve bunun haricinde bir şey düşünmediğimiz ve yapamadığımız için kendimize kızmalıyız lakin onu bile becermekten uzağız…

Neymiş, esasen bu beylerin halk umurlarında değilmiş, kılı kırk yararak hangi kanunun neresindeki hangi maddesine istinaden buldukları eften püften bahaneler ile “alavere dalavere” paraları toplamakmış. Dert bu… Gelsin paralar, halkçılık mı, size söz yeni baharda gelecek…

Sen ne yapıyorsun, 10 m3 lük vidanjör ihalesi yapıyorsun ve onu da muhtemelen yine meşhur “Genel Kurul Kararınız” ile tarifelendirip abuk subuk tahakkuk ve tahsilata girişiyorsunuz, 376 TL. (16.03.2023 tarihi itibari ile) Vidanjör bedeli (KDV dâhil) ne demek biliyor musunuz siz? 376/10=37.6 TL/m3’tür. Suyu kaça satıyorsunuz çıplak bedel 13,14 TL. Ne diyeyim ilaveten… Gerçi hızınızı alamayıp şimdi de vidanjörlerin kapasitesini 8 m3 e indirdiğiniz de cabasıdır bu makul davranışın… Yahu be kardeşim, hem atık su bedeli tahsil ediyorsunuz,  su bedelinin yarısı mukabili, hem de vidanjör parası alıyorsunuz… Ya biri ya diğeri demiyorsunuz, yahu buraya hemen kanalizasyon şebekesi yapalım demiyorsunuz, hepsini birden tahsil ediyorsunuz… Sonra ahlak ve etik talkını… Ya bir durun Allah aşkına…

Ya, İZSU’cu Beyler (cinsiyetten azade kullanıyorum), İZSU’yu yöneten beyler (cinsiyetten azade kullanıyorum) siz bu savunmaları yapıyorsunuz da, T.C. Mahkemelerine başvuran her mağdur abone nasıl oluyor da sizin aleyhinize karar veriyor, acaba mahkemeler sizin kadar hukuk mu bilmiyor, teknik mi bilmiyor… Ben söyleyeyim ne o, ne bu, siz maalesef birer paragöz siyasi olmuşsunuz… Bu uğurda vatandaş mağdur oluyormuş, ne gam ne keder…

Siz Fransız firması ALÇE SU’dan bile hızlı çıktınız, sizi kutluyorum… Hayırlı tahsilatlar… Siz de anladınız durumu ve bizde ki alışkanlık seviyesini ve isteğini… Tekrar hayırlı tahsilatlar… Bakın beyler, bu yaptığınız haksızlığa 35.000 adet kanun ve yönetmelik dayanağı bulursunuz da bir kelimelik ahlaki ve etik dayanak bulamazsınız… Bıraktım halkçılığınızı da hala varlığına inandığım vicdanınıza sesleniyorum, gelin bu vebalden kurtulun ve bu mağduriyete son verin, vermediğiniz hizmetin parasını tahsil etmeyin… Bu vesileler ile önceki dönemler Dikili Belediye Başkanlığı yapmış, kanuni dayanaklar yerine ahlaki dayanaklar aramış, bu uğurda başının belaya da girdiğini bildiğim meslektaşım Osman Özgüven’i ve şu andaki Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Maçoğlu’nu ve sonsuza dek hatırlanacak efsane Belediye Başkanı Fikri Sönmez’i (Terzi Fkri) büyük ve derin bir saygı ile anıyorum… Gerçek halkçılık nasıl olurmuş, gerçek belediyecilik nasıl olurmuş, evelemeden gevelemeden her şeye rağmen bizlere gösterdikleri için de sonsuz teşekkürler ediyorum.

 

  Bu yazı 817 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI