İMDAT DEĞİL İMBAT

Cehennem sıcaklarını yaşıyoruz.

Isı gölgede 40 derecenin üstünde.

Nem deseniz öyle.

Nefes almak bile zor.

Günde 5 kez duş alsan da nafile.

İnsanın "imdat" diye bağırası geliyor.

Ben ise "İmbat" diye haykırıyorum. 

Antik çağda bu kıyılarda 4 rüzgar tanrısı vardı.

Nodos(Lodos), Boreos(Poyraz), Zephyros(Karayel) ve Euros(Keşişleme).

Bu dört tanrı da bizi unutalı çok oldu.

Yunan komutan gaddar Agememnon Truva'yı işgale giderken, yelkenlerin şişmesi için bu dört tanrıya dualar etmiş, hatta kızı İphigenia'yi kurban etmeye bile kalkmıştı.

Neyse ki, kızın imdadına Ay Tanrıçası Artemis yetişmişti.

Ben duadan anlamam, Artemis'i de tanımam.

Kime ne diyeceğimi şaşırdım.

Eskiden buralarda bu mevsimde "imbat" rüzgarları eserdi.

Denizden mükemmel bir serinlik getirirdi.

İklimler değişti, o güzelim imbatlar da bitti.

Belki de bu kıyıların yağmalanmasına dayanamayıp küstü gitti.

Bağırsam sesimi duyar mı acaba?

"İmbatttttt!" 

Şaka bir yana, antik çağda "rüzgar yakalayıcı" denilen bir mimari vardı.

Evler hava akımının dolaşacağı tarzda yapılırdı.

Bunlar tarihin ilk kilimalarıydı.

Rüzgar yakalayıcılar, soğuk havayı aşağı çeken, sıcak havayı da dışarı iten bir mekanizmaydı ve evlerin tepesine inşa edilirdi.

Şimdi düşünüyorum da, "İmbat" sesimi duysa gelse, bu beton yığıntılarında yok olup gidecek.

Gelmesin daha iyi.

Bu bozuk, çarpık sisteme göz yuman bizler cehennemde yanalım emi.

Daha sıcak pazarlar dileğiyle