Bugun...
SON DAKİKA

AYNI ANDA HEM İYİ HEM DE KÖTÜ

 Tarih: 24-03-2024 11:00:00
YAŞAR EYİCE

*- DERİN UÇURUMLAR VAR

Çoğunluk, ‘Uzun yazıyorsun!’ diye dikkatimi çekiyor.

Nadide Apaydın Akbulut Hanım da günümü burnumdan getirdi.

‘Yıllardır şerefle taşıdığım eşimin soyadını yazmamışsın!’ diye tenkidine başladı.

Sonra uzun yazımdan, tümleç ve sözcük hatalarımı dile getirdi.

‘Motto’ adı verilen motorsıklet yarışında Türkiye’de erkeklerle mücadele eden tek kız sporcumuz yeğeninden söz ediyordum.

Başarısını sizlerle paylaşıyordum.

Böyle durumlarla karşılaşıyorum.

Kendimi şöyle savunuyorum, ‘Yazdığımı kesinlikle okumuyorum, Bu yüzden bazen bilgisayar sözcüğü değiştiriyor, bazen de ben yanlış tuşa basıyorum…

Uzun yazmak ise yılların birikim ve tecrübesinden oluşuyor.

Bir konuyu anlatırken kullandığım bir sözcük bu kez aklıma bir başka konuyu anımsatıyor, hızımı alamayarak devam ediyorum.

Örneğin şu an önceki yazılarımdan, ‘Kendini sevmek, bencillik değildir!’ konusu aklıma geldi.

Ne demiştim?

‘Kendini sevmek ile bencillik, egoizm, narsizm veya megalomani arasında çok derin uçurumlar var.

‘Kendini sevmek, kendine zaman ayırmak, kendine değer vermek, ihtiyaçlarını önemsemek, ‘bencillik’ etmek demek değildir.

Bencillik, paylaşmamaktır.

Kendinde olanı, sadece kendine saklamaktır.

Neşeni, coşkunu, iyiliğini, bonkörlüğünü, hoşsohbetini, bilgini, zamanını, enerjini kimsenin yararına kullanmamak, stoklamak ve çürümeye bırakmaktır.

Diğer bir deyişle enerjiyi istiflemektir.’

Bu konuda bir örnek vereyim:

 

*- EVVELA KENDİNİ SEVMEK GEREK

Sen ‘Paramı kaybettiğim için battım’ der ve kendi kendine dövünürsünsün hatta belki de hayata küsersin…

Öteki ‘Paramı kaybettiğim için kazanmayı öğrendim’ der ve aldığı ders ile bir sonraki adımını daha sağlam atar.

Sen ‘İyi bir ailem olmadığı için başaramadım’ der ve başına gelenler için hep harici bir günah keçisi ararsın,

Öteki ‘İyi bir ailem olmadığı için başardım’ der ve hayatı boyunca karşılaşacağı tüm engellerle mücadele etmeyi öğretir kendine…

Sen ‘Hep sırtımdan vurulduğum için kimseye güvenmiyorum’ der ve karşına çıkan herkesi, ama herkesi peşinen suçlu ilan edersin…

Öteki ‘Hep sırtımdan vurulduğum için kime güvenileceğini öğrendim’ der ve herkese hak ettiği kadar değer verme konusunda ustalaşır…

Başımıza gelen her şey durumdur, sonuç değil…

Sonucu belirleyen şey ise durumu ne şekilde ve nasıl algılayıp benimsemeyi tercih ettiğimizdir!

 

*- ‘HANGİ YANIMIZI BESLİYORUZ?’

‘Lütfen masallara, hikâyelere, mitolojik anlatımlara kulak verin’ diyen Osman Hilmi Damar şöyle diyor:

‘Sadece sözlü anlatım ile nakledilenler yerine, her birinin içeriğindeki kadim öğretiyi, dersi ve mesajı çözmeye çalışın…

Emin olun, bunların hiçbirinin sırf eğlenceli zaman geçirmek için ortaya atılan lakırtılar olmadığını keşfedeceksiniz.

Nasrettin Hoca – Keloğlan masallarından yaratılış destanlarına, mitolojik efsanelerden, kutsal kitap öğretilerine kadar tüm metinlerde anlatılan hikâyelerin alt satırlarına gizlenmiş evrensel ahlaki öneriler mevcuttur.’

 

*- HER DAİM!

 

Emekli öğretmenlerimizden Nurten Yelken de, beğendiği bir ‘Kızılderili’ hikâyesini paylaşmış…

Rivayet olur ki, yaşlı bir Kızılderili reisi torunuyla birlikte çadırının önünde otururken az ileride iki kurt köpeği kavgaya tutuşur.

Bir köpek kar gibi bembeyaz iken, diğeri gecenin karanlığı kadar siyahtır…

Gerçi çocuk kendini bildi bileli bu iki köpek her daim hırlaşıp, boğuşup dururmuş.

Her şeye rağmen Kızılderili reisi bu iki köpeği hep yakınında tutar, daima gözünün önünde olmalarını istermiş.

Çocuk ise neden iki köpeğe ihtiyaç olduğunu sorgular ve ‘neden birinin siyah iken, diğerinin beyaz olduğunu’ merak edermiş.

Bir gün dedesine kafasındaki henüz cevaplanmamış sorularını sorar…

 

*- İÇİMİZDEKİ İYİLİK ve KÖTÜLÜK

 

Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazlayarak 'Onlar benim için iki simgedir evlat’ der ve ekler:

Siyah ve beyaz kurt iyilik ile kötülüğün simgesidir.

Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur.

Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm.

Onun için her daim yanımda tutarım onları...

Öyle ya, o halde ortada bir mücadele varsa, kazananı da olmalıdır!

 

*- DAHA İYİ BESLENEN

Bunun üzerine küçük çocuk hemen aklına gelen ilk soruyu yöneltir:

‘Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?’

Bilge reis, derin bir gülümsemeyle torununa bakar,

Ve, ‘Ben hangisini daha iyi beslersem o kazanır evlat’ der.

Bizler ne düşünüyorsak oyuz…

Hepimiz kendi düşüncelerimizle ortaya çıkıyoruz,

Ve düşüncelerimizle yarattığımız bir dünyanın içinde yaşıyoruz.

İyi tek başına yoktur.

Kötü de tek başına yoktur.

Bir şey sadece iyi olamaz, sadece kötü de olamaz.

Aynı anda hem iyi hem kötüdür.

Aynı anda hepsidir ve birdir.

Olana nereden baktığındır fark yaratan, sonucu değiştiren ise olanı ne şekilde kabullenip benimsediğindir…

Yazımın başlarında da ‘Evvela kendini sevmek gerekir!’ diyerek bazı laflar etmiştim, bu yazdıklarını, naklettiklerini de destekler maiyette…

 

 

 

  Bu yazı 913 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI