Bugun...
SON DAKİKA

HAYATA VEDA ETMEYİN

 Tarih: 26-03-2024 09:33:00
YAŞAR EYİCE

 

*- ADANALI EMEKLİ

 

12 gündür Urla’da idim.

Hastanelerden yani doktorlarımdan tutun da, neredeyse İzmir’in her köşesine, ilçelerine, dostlarına en kolay trafiğe girmeden ulaşmam için seçtiğim nokta.

Bir çok kişiye ve dosta ‘Buluşalım!’ sözüm vardı ama ağrılar, sızılar buna imkan tanımadı.

Atatürk Mahallesi’ndeki evimizin önünden bisikletli bir yaşlı geçerken ‘Göbekli Marul’ diye bağırıyordu.

Sonra nane, maydanoz’ diyerek sofralarımızın yeşilliklerinden de ses etti.

‘Marulcu, marulcu!’ diye seslendim, döndü geldi, ihtiyacımız olan maydanozu bisikletin önüne yerleştirdiği küçük kutucuktan çıkardı verdi.

Emekli bir Adanalı ileri yaşlımız.

Geçimden ve pahalılıktan şikâyet etti.

Evinin bahçesinde yetiştirdiklerini satarak aile bütçesine katkıda bulunuyormuş.

Urla’nın pazarı, Karşıyaka, Ödemiş, Tire, Seferihisar pazarları gibi ünlüdür.

Çeşme’den sonra Urlalı da özellikle İstanbul’dan gelip yerleşenlerden sikayetçiler.

Çünkü fiyatları arttırdılar bir değil üç dört misli.

 

*-  BODRUM’A YERLİ TURİST İSTEMEDİ!

 

Çok yıllar önce, daha Bodrum bilinmezken Muğla’nın bu güzel sahil kenti ile haberleri sadece ben yapıyor ve yazıyordum.

Bir gün Bodrum’da bir belediye başkanı, ‘Yerli turist istemiyoruz!’ demiş, olay olmuştu.

Sanıyorum, ‘Parası olan gelsin, yoksa parkta uyur, bulaşıkçılık yapar’ demek istemiş, uyarısını böyle yapmıştı.

Zaten ‘Bodrum bozulmasın!’ diyen ilk kişi de 1980 yılları ve öncesinde Bodrum Turizm Müdürü Emine Çam idi.

Şu zamanda Bodrum’a yerleşen meslek büyüğüm, dost insan, Turgut Özal’ın baş danışmanı Can Pulak ‘Marmaris’i’ insanımıza tanıtmaya çalışırken, ben de ‘Bodrum Bodrum!’ diyordum, sonradan bu isimle şarkı yazılıp, söylendiği gibi…

İddia ediyorum:

Halikarnas Balıkçısı bile bu günkü gibi bilinmiyor, Bodrum’dan söz ettiği kitaplarını kaç kişinin okuduğunu ve merak edip gördüğünü düşünmüyorum.

Rakamlar ortadadır…

Haftanın üç günü iki yoldan, yapılması, bitirilmesini ele alıyordum.

Biri patronun da istediği Çeşme otoyolu, diğeri de benim istediğim Bodrum oto yolu…

Bodrum Turizm Müdürü Emine Çam’ın düşündüğü oldu.

 

*- YUNANLILAR KULLANIYORDU

 

Ben de o zamanlar çok etkili, 210 bin trajlı çalıştığım gazetede ‘Bodrum Çok pahalı!’ diye bir Pazar günü tam sayfa renkli görüntülerle dolu bir haber yazmıştım.

Yerel halk arasında öyle etkili olmuş ki, Türkiye’de radyoculuğun önder isimlerinden Bodrumlu Ender Uslu ‘Ne yaptın?’ diye sitem etmişti.

Ama yine meslektaşım Mustafa Ali Çotura ‘Gerçek!’ diyordu…

Ender Uslu, şimdi sadece Çeşme’nin olumlu ve güzel yönlerini ortaya çıkaran usta gazeteci İsa Atagöz gibi düşünüyordu.

Çünkü iki meslektaşım da, Yunanlıların bizim gazetelerimizden aldıkları olumsuz haberleri nasıl reklam malzemesi yapıp, ülkemize gelmelerini önlemelerini örnek olarak gösteriyorlardı.

Birçok konuda kendilerine destek veriyorum.

 

*- ADANA’NIN EŞEK BAKLASI

 

Neyse ben ‘yeşillik’ yani ‘Göbekli Marul satan’ emekliye döneyim:

‘Şurada (Urla İskele) pazarcılar var. Bizim Anadolu’da, affedersin ‘Eşek’ adı büyükçe baklalar vardı. Bu eşek baklaları bedava denilecek şekilde ihtiyaç sahiplerine, karınlarını doyurmaları için verilirdi.

Urla’da şimdi 100 lira kilosu…

Şaşırdım.

Hiçbir masrafı yok. Ne gübre ister, ne de işçilik. Tohumu at çıksın, bolca topla hayvanlara yem yap.

Yani ot sınıfından…

İnsaf kalmamış hiç kimsede!’

Bu arada yeni evlerine yeni tanışan Adanalı Burcu Öğretmen de 3 yaşındaki oğlu Batuğ ile bilmediği ve henüz tanışmadığı emekli hemşehrisine seslenerek yeşillik aldı.

Balıkesir Erdekli biolog- Grafiker eşi Aykut Bey de bana sesleniyor ‘Yaşar Amca bir şeye ihtiyacın var mı?’ diye…

Yani eski komşuluğu yaşatmaya çalışıyorlar, her gün ‘Günaydın’ diye seslenerek…

 

*- İZMİRGAZ’IN UYANIKLIĞI

 

Pahalılığı bir yana bırakayım…

Geçen yıl kat kaloriferimi, mazot deposunu iptal ederek, ‘Daha ekonomik’ düşüncesiyle doğalgaza çevirmiştim.

Urla’dan uzun süre ayrılacağım için 12 günlük ödemeyi yapmak için ‘İzmirgaz’ ın Urla ofisine gittim.

Yeni bağlantı yapmak isteyen 6 kişi benden önce sırada idi.

İşlemleri uzun sürüyor.

‘Yola çıkacağım’ deyince izin verdiler.

12 günlük kullanımım tam 700 lira tutmuş, fotoğrafını çektiğim saat görüntüsündeki rakamlardan ortaya çıktı.

‘Kredi kartı geçerli değil, nakit para!’ deyince ödemeyi yapamadım.

‘Bankaya git!’ dediler.

Hem her banka ile anlaşmaları yok, hem de banka da nakit istiyor.

Düşünebiliyor musunuz?

Onlarca kişinin abone olmaya çalıştığı Urla’da büyük kazançlar peşinde koşan İzmirgaz’in bir görevlisi var.

Kısa zaman önce İngiltere’de Londra’da idim.

Bir şişe suyu, bir sandviç ve bir otobüs bileti bile alamadım ‘Keş’ denilen peşin paramla…

Mutlaka ve mutlaka her yerde sadece ‘Kredi kartı’ kullanılıyor, neredeyse bütün Avrupa ülkelerinde de olduğu gibi…

Amaç belli!

Paradan geçen hastalıkları önlemek ve bir noktada hırsızlıkları önlemek…

Çünkü bunlar ‘Kunta kinte’ gibi olan çalışanlarına güvenmiyorlar.

Akılları sıra kendilerini böylece güvene alıyorlar…

Bu konu hassas…

Bir gün daha uzun ve örnekleriyle anlatmaya çalışırım…

İzmirgaz neden böylesine bir şekilde abonelerinden, gazete müezzin ya da dolmuşçular gibi ‘Peşin para’ istiyorlar anlamıyor.

Herhalde topladıkları binlerce, milyonlarca lirayı günlük faize yatırım iyi gelir elde edip, birçok işlerinin parasını çıkarmaya çalışıyorlar.

 

 

 

  Bu yazı 692 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI