Bugun...
SON DAKİKA

ARTIK HASTASI YOK!

 Tarih: 19-03-2024 08:36:00
YAŞAR EYİCE

Televizyonda belgesel izliyorum, ‘Daha güzel bir hayat!’ konulu…

Kastamonu’nun bir köyünü ele almışlar.

Köyde 3 yaşlı kişi kalmış…

Herkes göç etmiş büyük şehirlere…

Çoğunluk İstanbul’a…

‘Dağı taşı altın!’ diye duyan özellikle gençler, arkasından herkes…

İzmir’de olduğu gibi İstanbul’da da her köyün bile bir derneği var.

Orada toplanılıyor…

Henüz İzmir’de yerleşen birinden duymadım ama İstanbul’da yaşayanlardan duyuyorum…

Ama ilk duyduğum gençlikten bu yana arkadaşım THY’den emekli kabin amiri hostes Ayfer Ülkü’den olmuştu.

Doğma büyüme Beşiktaşlı olan Ayfer Ülkü’nün annesi- babası ve onların büyükleri yani dedeleri bile köklü İstanbullu idi…

Büyüklerinden İstanbul hikâyelerini dinlediğim çok zaman oldu.

Şimdi Bodrumlu Muğlalı oldu, herhalde eşinden, ya da Mimar oğlu Tolga veya Hakan’dan dolayı…

Bir defasında sormuştum;

‘İstanbul’a gidiyor musun, arıyor musun?’ diye…

‘Hayır!’ dedi…

‘Görmek, bir dakika bile gitmek istemiyorum!.’

Benzer laflar edince, aklımdan bin bir soru geçti…

İşte az önce, yani bu satırları yazmadan önce izlediğim belgeselde Kastamonu’nun Kayabaşı köyünden biriyle de söyleşi yapılıyordu.

Şöyle dedi;

‘İstanbul’da bir dakika bile durmak istemiyorum!’

Sonra devam etti:

’40 yıl önce nasıl köyümde bir saniye bile durmadan İstanbul’a gelmek istediysem, şimdi de bir saniye bile durmadan, arkama bakmadan İstanbul’dan ayrılmak istiyorum…

Nasılsa emekliyim, ben ne yapayım böyle nefes alınamayacak bir şehirde!’

 

*- KONUŞMAYA HASRETLER

 

‘Köyden şehire!’ diye diziler yapılırdı….

Şimdi ise ‘Köye dönüşten’ söz ediliyor…

Hani ‘köylerinde üç kişi kaldılar!’ dediğim kişiler vardı ya onlardan biri de, ‘İnsana hasretiz, konuşmaya hasretiz!’ deyince hüzünlendim.

Her gün telefon bekliyorlarmış, köy dışında olan dört çocuğundan…

Şimdi anladım, Bayramların önemini de, beklentileri de…

Birlik ve beraberliğin gücünü de, köylerine her şeye rağmen terk etmeyen, bir kadın üç yaşlı insanımızın yaptıklarını…

Hayvanlarından ve bahçelerinden elde ettiklerini yani mücadelelerini gördüm ve ‘Bunları çocuklarıma İstanbul’a göndereceğim!’ demeleri gözlerimi yaşarttı.

‘İstanbul’u aramıyorum, gitmek istemiyorum!’ diyen Ayfer Ülkü’nün çocukları için yaptığı hayat mücadelesini de anımsayınca yıllar önce, kendisi gibilere şöyle demiştim;

‘Hem ana hem baba!’

Hatta ‘Babalar gününde’ bile mutlaka birçok mücadeleyi seven kadın tanıdıkları da ‘Kutlama’ mesajlarının içine almaya çalışırım.

Nereden nereye,  bir yaşlının ‘İstanbul’u hiç aramam!’ gibi sözlerinden neler düşündürdü bana…

 

*- İLGİ ALANI

 

Ama şunu da aktarayım!

Aristotales isimli biri çok ama çok yıllar önce şöyle bir söz etmiş;

‘Bir diktatörün ilgi alanlarından biri de halkını fakir kılmaktır…

Böylece; insanlar günlük yaşamlarındaki görevlerle o kadar meşgul olur ki, düşünmeye vakitleri olmaz.’

Baksanıza emekli olduktan sonra köyünü, gerçek güzellikleri arayanlar da var…

‘Ekmek’ için göç edenler şimdi düşünmeye gerçeği görmeye, tarlanın hayvanın önemini kavramaya başlamışlar…

Kendileri için betondan çok yeşilliğin lazım olduğunu da…

Yine yazmadan edemeyeceğim:                                          

‘Emekli’ Ayfer Ülkü Bodrum’da ya, o zaman kendisinin de anımsayacağı Neyzen Tevfik’ten bir anımsatma yapayım:

‘Ekmek herkese yetecekti aslında, tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız, memlekete harami!’

Şunu da gururla yazayım:

Neyzen Tevfik çocukluğunda İzmir’in Urla ilçesinde iken, kendisini armağan edilen ‘Ney’ sayesinde ‘Neyzen Tevfik’ olmuştur.

Bu hikayeyi de bir ara uzun uzun yazıp, anlatmıştım.      t

Hikaye deyince aklıma geldi, şimdi yerel yöneticilerimizi seçeceğiz buna göre hareket etmemiz lazım.

 

 

*-

 

Seyahatlerimde bana hep ‘İzmir’i soruyorlar!’

‘Şanslısın’ diyenler var…

Benden önce bile ‘İzmir’i met edenler’ var.

Çünkü ben bir grupta ya da biriyle konuşmaya başlamadan önce ilk lafım hep, ‘Ben İzmirliyim’ derim.

Bu alışkanlık olmuş…

Bunu bana anımsatan da, kökleri Gümüşhane’de olan müteahhit Mustafa Eroğlu ile Bergamalı İnşaat Y. Mühendisi Kader Ürün oldu.

Dikkatlerini çekmiş…

İşte bu konuşmalarda İzmir’i şöyle anlatırım:

‘İzmir’de bir kadın yalnız gündüz değil, gece yarısı hatta sabaha karşı bile yollarda caddelerde yalnız başına yürüyebilir, istediği yere gider, hiç kimse kendisine bakmaz bile. Sadece yardım istediği, ya da İzmir’e yeni gelmiş yol yordam ve insanlıktan uzak birisi kendisini bir şekilde rahatsız ettiği anda, hemen yardımına koşan onlarca kişi olur.

Kadın İzmir’de özgürdür…’

Tabii bu anlattıklarım özetin özeti…

İngiltere’den bir örnek verecektim başka zamana kaldı.

Bir İngiliz yargıç, bir kadını rahatsız eden birine verdiği ağır cezadan.

Nedenini açıklaması öyle manalı ki, anlatınca öğreneceksiniz.

Bu arada, okuyucularımın da bilmesini daha doğrusu düşünmesini ve araştırmasını sağlamak istiyorum.

 

*- DÜŞÜNDÜRÜYOR!

 

Urla Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekile yani Kayyım Zeytinalanı mahallesinde yapımı tamamlanan Urit Kafe’nin açılışında, ‘Dört sene içerisinde sekizinci Urit Kafemizi açmanın mutluluğunu yaşıyoruz!’ demiş…

Ne güzel değil mi?

Ama bildiğim kadarıyla, iki AKP’li Feto üyesi olduklarını bildiren kişinin ihbarı ile ‘Bizdendi’ dedikleri CHP’li Belediye Başkanı İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındıktan sonra sırayla 3 değişik kayyım tarafından bu güne kadar yönetiliyor İzmir’in bu son zamanlarda önemli kentler arasında ilk sırada olan Urla ilçesi.

İlk kayyım olan Kaymakam, yine AKP’lilerin ihbarları sonucu yaptıkları haksızlıklar ve Hazineye ait yerlerin nasıl talan edildiği ortaya çıktı ve görevden alındı, yerine bir başkası geldi.

O da gitti..

Giderken öyle bir ‘veda mektubu’ yayınladı ki, Urla halkını büyük töhmet altında bırakıyor, hatta ‘geri zekalı’ gibi gösteriyordu.

Okudukça yaz aylarının büyük bölümünü Urla’da geçiren bir Bornovalı olarak utandım.

Kendi kendime ‘Bu cüreti nereden buluyor?’ dedim.

Ama şunu da gördüm, ‘Güvendiği dağlara kar yağmıştı!’

Sonra kısa süre önce yeni bir Kayyım, yani Kaymakam geldi.

Genç ve dinamik göründü gözüme son zamanlara kadar.

Ama bazı adımları şaşırttı…

Urla dört yıldan önce de vardı…

Urla’ya hizmet veren ve yalnız buraya değil dünyaya miras bırakanlar var…

Şimdi bunları yazacak değilim….

Bunları yazarak bazılarını ‘utandıracak’ da değilim…

Herkese sağlıklı günler  ve ‘hayırlı yöneticiler’ diliyorum, 31 Mart seçimleri dolayısıyla…

  Bu yazı 941 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI