BİZDEN 3 KAT FAZLALAR

*- ACİLE ACİLİYET LAZIM

 

Dokuzeylül Üniversitesi Hastanesi’ndeki bir poliklinikte randevu sıramı beklerken gördüklerimden bir iki örnek vermiştim.

Çekilmez baş ağrısı nedeniyle, servis görevlisinden yardım dilenen, engelli genç birinin ‘Acil Servise git!’ denilerek bir doktora gösterilmediğini anlatmıştım.

Aynı dakikalarda İzmir Tabib Odası Başkanı Prof. Dr, Süleyman Kaynak da, bir meslektaşıma şöyle diyordu:

‘Sağlık Sistemi Acil Servislik!’

Prof. Dr. Süleyman Kaynak’a göre, ‘Hastanelerde doktorlardan randevu alamayanlar çareyi acil servislerde arıyor!’

İşin garibi, ‘Hastanelere başvuran sayısı, ülke nüfusunun iki katına ulaştı!’

Hepimizin yüzünü kızartacağı bir olay olarak düşünüyorum.

Bu durumdan, vahim durumdan kaygılanmamız lazım herhalde.

Bir zamanlar en büyük yaralarımızdan biri olan bu sistem yine tıkanmış, yine böyle kuyruklar oluşmuş ve çare bulunmuştu.

Şimdi güncelleme yapılmalı…

Doktorlara, sağlık personeline, gerekli maddi ve manevi destek verilmelidir.

Almanya’da bir hekim 5 bin Avro’dan başlayan bir maaş alırken, Türkiye’de hekimin maaşı bin 500 Avro!...

Böyle olunca, Almanca öğrenen, kurslara giden doktorlar Almanya, ya da İngiltere yolunu tutuyor.

Birkaç ay önce öğrenmiş, fotoğraflarını da görmüştüm,

İçlerinde birçok doktor da olan bizim Türkler’den bir grup, Meksika sınırından kaçak olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne girmeye çalışıyorlardı.

Bu işi yapan ‘göçmen kaçakçıları’ varmış…

Düşünün dünyanın parasını harcıyor ve kaçak yollardan böyle rezil bir duruma girenlerin arasında doktorlarımız bile var.

Bunlar kayıtlarda var.

Türkiye’den normal yollarla geçen yıl yurtdışına görev yapmaya giden doktor sayımız ise 3 bin…

OECD kayıtlarına göre ise Norveç’e 3 doktorun yaptığı işi bizde doktor yapıyor.

Doktorların hastalardan yediği fırçaların hesabını da hepimiz biliyoruz.

Bu arada hemşirelerimizi unutmayalım;

Avrupa ülkelerinde hemşire sayısı bizden 3 kat fazla.

Şunu da söyleyeyim:

Eğer hemşire iseniz işiniz hazır!

Norveç’te 3 hemşirenin işini bizde bir hemşire yükleniyor.

Rakamlar resmi…

Uydurma değil…

Bir gün okuyucularımdan üst yöneticilikten emekli Haluk Narbay’ın ‘Sakın Özel Hastanelere gitmeyin!’ önerisini ve başından geçenleri yazmıştım.

Özetle’ paran yoksa sakın ha!’ diyordu Haluk Narbay…

Şu notu da ekleyeyim:

Haluk Narbay’ın ailesinde profesörlüğü bile yükselmiş çok sayıda doktor olduğunu biliyorum.

 

*- ÇİFT RAKAMLI OLDU

 

Bizim Anadolu Gazetesi’nde okudum:

Türkiye çok yaşlı nüfuslu bir ülke kapsamına girdi.

Birleşmiş Milletler kriterlerine göre, bir ülkenin yaşlıları, toplam nüfusun yüzde 10’unu geçtiği zaman o ülke ‘yaşlı nüfuslu ülke’ sayılıyor.

Anımsadım;

Bir zamanlar genç nüfusumuzla övünüyorduk.

Şimdi ise statü değişti.                             

Yeri gelmişken söyleyeyim:

Doğurganlık da şu anda bakımlarını üstlendiğimiz Suriyeli kadınların liderliğinde bulunuyor.

Geçen yılın sonuna göre ülkemizde 65 yaş üzerinde bulunanların sayısı 8 milyon 722 bin 806 kişi oldu. Bu da genel nüfusun yüzde 10,2’si olarak hesaplandı.

Peki belli yaşın üzerindekilerin en fazla ihtiyaç olduğu kimdir?

Söyleyeyim:

Hastaneler ve tabii ki doktorlar…

Az önce hastanelerin durumunu da anlatmaya çalıştım.

Aslında yaşlılarımızın sağlık durumları da çok önemli ve ayrı bir konu.

Yetişmelerinden, çalışmalarından, hava ve yer durumundan yani çevrelerinden tutun da, yedikleri içtiklerine kadar her nefes almaları bile sağlık durumlarını yakından ilgilendirmekte ve bu günlere gelindiğini herhalde hepimiz biliyoruz.

Sağlıklı nesil yetiştiremiyoruz işin özeti bu…

Artık çocuklarımızda bile aklımızdan geçiremeyeceğimiz hastalıklara rastlıyoruz.

Hemen her gün bir yakınımız ya da tanıdığımız için kan arandığı anonslarını duyuyoruz.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da bu arada şu açıklamayı yaptı:

‘Şu anda Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 51 bin uzman doktor var, çalışmalar sonucu dört yıl sonra bu rakam iki misline çıkacak, bir 51 bin doktor daha görev yapacak.’

Bu da biraz daha dişimizi sıkmamız gerektiğini gösteriyor.

Bu konuyu daha fazla deşip, sıkıntılarınızı arttırmak istemiyorum.